ORTADOĞU kaynayan kazan. Tarih boyunca, herkes bu kazandaki rantları kapmanın peşinde. Kimi direkt, kimi de endirekt olarak kazandan nemalanmanın özel çabası içinde. Önüne gelen ya elinde bir kepçe kazana balıklama dalarken, kimi de özel tetikçilerini...
ORTADOĞU
kaynayan kazan.
Tarih boyunca, herkes bu kazandaki rantları kapmanın peşinde.
Kimi direkt, kimi de endirekt olarak kazandan nemalanmanın özel çabası içinde.
Önüne gelen ya elinde bir kepçe kazana balıklama dalarken, kimi de özel tetikçilerini ellerine kepçe vererek, kazanın başına göndermiş durumdalar.
Dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi, dünyada bağımsız ne bir birey ne de bir toplumun olmadığından söz ederken, uluslararası ilişkilerin karşılıklı çıkara ve de güçlü birlikteliklere dayandığından dem vurmuştuk.
Dünyada ABD, İngiltere ve İsrail arasındaki özel dayanışmanın ne denli etkili, güçlü, güvenilir ve de uzun vadeli bir birliktelik olduğu ortada.
Biz bu güçlü üçgeni, dörtgene çevirme şansını, ABD’nin Irak’a müdahalesi aşamasında, söz verdiğimiz halde, tezkereyi meclisten geçirmeyerek, İskenderun’a gelmiş, Irak’a dönük ülke içindeki güzergahlarda çalışmalar yapmalarına müsaade ettiğimiz ABD güçlerini geri göndermekle kaybettik.
O tarihte herkes tezkereye hayır derken, biz bu köşeden tezkereye “EVET” diyerek, gerekçelerini de bir bir sıralamıştık.
O tarihlerde, bugüne dönük öngörülerimize dayalı kaygılarımızı ortaya koymuştuk.
Biz, ABD’ye söz verip sözümüzde durmayarak, ABD için önemli bir savaş planlamasını altüst ettikten sonra, Kuzey Irak Kürt yönetiminin ABD güçlerine coğrafyasını açması ve koşulsuz destek vermesi sonrasında, ABD’nin Ortadoğu’da, İsrail’den sonra en önemli müttefikinin Kürtlerin olabileceği öngörüsünde bulunmuştuk.
Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan, dün Ortadoğu’da oynanan oyunun en önemli partneri olma imkanı elimize geçmişken “Ortadoğu bataklığına girilmemeli” sloganının ve tezkereye “HAYIR” kampanyalarının sanırım etkisinde kalarak, bu şansı elinin tersiyle ittiği halde bugün, başta İsrail olmak üzere herkese posta atmakla meşgul.
Başbakan da Ortadoğu’nun bataklık olmadığını, Ortadoğu coğrafyasından sorumlu olduğumuz iddiasında bulunarak, ABD ve AB’li belli güçlerin bu büyük oyununu bozmak için kumar oynamakla meşguller.
Hükümet, Libya, Mısır, Irak ve Suriye’deki gelişmelerle ilgili özellikle de “Arap Baharı” denen yalancı baharı çok yanlış değerlendirip, hep kaybedenlerin saflarında yer alma hatasını yaptı.
Peşpeşe gelen bu hataların, özellikle de yanlış politikaların faturası, inşallah ödeyemeyeceğimiz ölçüde büyük olmaz!