ÇOCUKLUK çağı genelde çocukların oyundan başka bir şey düşünmediği bir yaşam dönemi olarak düşünülür, aslında böyle olmalıdır da. Ancak stres, sadece biz yetişkinlerin değil, çocuklarımızın da yaşamlarını etkileyen önemli...

ÇOCUKLUK

çağı genelde çocukların oyundan başka bir şey düşünmediği bir yaşam dönemi olarak düşünülür, aslında böyle olmalıdır da. Ancak stres, sadece biz yetişkinlerin değil, çocuklarımızın da yaşamlarını etkileyen önemli bir sorun. Stres, günümüz modern dünyasında, çocuklarımızı, tahmin ettiğimizden çok daha fazla etkiliyor. Çocuklardaki stresin de, yetişkinlerde olduğu gibi birçok kaynağı olabilir. Yoğun bir okul temposuna, okuldan verilen ödevlere, yapılması gereken görevlere ve yine yoğun olan bir aktivite programına yetişmeye çalışmak, arkadaşlık ilişkilerinde istenileni yakalamaya çalışmak, öğretmen ve ebeveynlerinin beklentilerini karşılamaya çalışmak gibi birçok nedenden dolayı çocuklarımız da sıklıkla stres altında kalırlar.
Stres, aslında hepimiz için, harekete geçmemiz için bir motivasyon kaynağıdır. Hatta stres, olumlu deneyimlerle birlikte de hissedilebilir. Yaşanan stres, kontrol edilebilir ve doğru yönlendirilirse, belirli bir enerji açığa çıkarmamızı, problem çözmemizi ve başarılı olmamızı sağlar. Ancak yoğun stres bizlerde de çocuklarımızda da psikolojik ve fiziksel birçok probleme neden olur. Stresi çevremizde olan bitenlere karşı verdiğimiz bir tepki olarak düşünürsek, bir çocuğun hayatında ne kadar çok stres faktörü olduğunu anlamamız zor olmayacaktır. Çocukluk dönemi, büyümek yeni beceriler edinmek gibi başlı başına büyük değişimlerin yaşandığı, yeni deneyimler ve belirsizliklerle dolu bir dönem. Ancak neredeyse her çocuğun bu değişimlere verdiği tepki farklı oluyor. Aynı konuyu kimi çocuk sorun olarak algılamaz veya kolayca bir çözüm getirirken, kimi çocuk stres verici bir deneyim olarak yaşıyor. Hatta çocuklukta başlayan yetişkinlikte de devam edebiliyor.

Neden bazı çocuklar stres deneyimini daha yoğun yaşıyor?

Çocukların stresi nasıl deneyimledikleri ve ifade ettiklerini belirleyen bir sebep bulundukları gelişimsel dönem. Zihinsel ve duygusal kapasiteleri geliştikçe stresle baş edebilme becerileri de gelişecektir. Bir başka neden ise çocuğun geçmiş deneyimleri. Eğer bir çocuk anne karnından itibaren her hangi bir dönemde yoğun strese maruz kalmışsa, o çocuğun kendini düzenleyebilme ve stresle baş etme mekanizmalarını çalıştırması da kolay olmayacaktır. Bir diğer önemli faktör de yetişkinlerin çocuğun stres deneyimine karşı tepkilerdir. Bu tepkiler de içinde yaşadığımız kültürden ve bizim geçmiş deneyimlerimizden etkilenir.

Anne – babalara öneriler;

Çocuklar ağlamak, üzülmek, kaygılanmak gibi stres reaksiyonları verdiği zaman çoğunlukla “Ne var bunda ağlayacak?” “Kaygılanacak hiç bir şey yok” gibi tepkiler veririz. Bu tepkilerimizle çocuklarımızın “Benim hissettiklerim doğru değil” “Ağlamamı durdurmalı, duygularımı içime atmalıyım” “Kaygılanmak ve üzülmek doğru duygular değildir, bunları bastırmalıyım” gibi mesajlar çıkarmalarına sebep olur. Duygularını tanımayan, ifade edemeyen, bastıran çocukların içe kapanan, özgüvensiz, mutsuz, yaptıklarından keyif alamayan veya öfke patlamaları yaşayan, empati geliştiremeyen, söz dinlemeyen çocuklar olduğunu görürüz. Bu durum yetişkin olunca da genellikle aynı şekilde sürer.
Çocuklarımızın duygularını tanımalarına ve ifade etmelerine olanak tanımak, bizlerle olumsuz duyguları hakkında konuşmalarına izin vermek, günlük hayatta karşılaştıkları stresin etkilerini azaltacak hatta stresle daha kolay baş edebilen yetişkinler haline gelmelerini sağlayacaktır. Günümüzde, çocukların oyun saatlerinin kısıtlanması ve onlardan beklentilerin artması da çocuklar için bir diğer stres kaynağıdır. Çocuklarımızın stresli zamanlarda verdikleri tepkilerin bir kısmı da bizden modelleme yoluyla öğrendikleri tepkilerdir. Dolayısıyla çocuklarımızın stresle nasıl bas etmelerini istiyorsak o şekilde davranarak onlara doğruyu öğretebiliriz. Çocuklarımıza hayatlarındaki zor zamanlardan geçerken vereceğimiz destek hem bizimle kurdukları ilişkinin kalitesinin hem de ileride stresini ne kadar iyi yöneten bir insan olacaklarının belirleyicisi olacaktır.