UÇAK krizinden dolayı Rus pazarı mevta, ülkenin İstanbul'unda, Ankara'sında, Mardin'inde peş peşe patlayan bombalar yüzünden Avrupalı gelmeye korkuyor filan derken...


UÇAK krizinden dolayı Rus pazarı mevta, ülkenin İstanbul'unda, Ankara'sında, Mardin'inde peş peşe patlayan bombalar yüzünden Avrupalı gelmeye korkuyor filan derken...

"Şu bizim vergilerle mesai yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı, başta Antalya ve Alanya olmak üzere Türk turizmini kurtarmak için neler planlıyor, hangi projeleri devreye sokmak için sırada bekletiyor?" diye merak edip Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın resmi internet sitesine göz atma ihtiyacı hissettim.

İlk işim, Google'a "Kültür ve Turizm Bakanlığı" yazmak oldu ve karşıma "www.kultur.gov.tr" adresli bir site çıktı.

Dikkatinizi çekerim, turizme de bakması gereken bakanlığın resmi internet sitesinin adında bile "turizm" ibaresi yok, hesap direkt "kültür.gov" olarak açılmış.

"Neyse, bu kadar kusur kadı kızında da olur" deyip siteye tıkladım, karşıma çiçeği burnunda Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'nın günlük program listesini gösteren bir bölüm çıktı.

Çubuğun üzerine tıkladım, "Kamuoyunun dikkatine! Bakan Bey'in yayınlanan bir programı bulunmamaktadır" yazısı selamladı beni.

"Detaylara çok fazla takılıyorsun, görmezden gel bunları" dedim kendi kendime.

Peşi sıra, Bakan Bey'in göreve başladığı günden bu yana neler yaptığına, krizdeki Türk turizmini kurtarmak için 65. Hükümet'in neler planladığına baktım.

65. Hükümet, 24 Mayıs 2016'da kuruldu ve kamuoyuna aynı gün açıklandı.

Yani siz bu satırları okurken, her alanda olduğu gibi turizmde de derin bir kriz yaşayan Türkiye'nin Kültür ve Turizm Bakanı, göreve başlayalı tam 17 gün olmuş.

"Elbet bu süre zarfında ülke turizmine ilişkin bir demeci, bir girişimi, stratejik planı vardır" umuduyla Bakan Bey'in bu 17 gün içinde neler yaptığını yine "turizm" kelimesini kullanmayıp "kültür.gov" ile idare eden Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın resmi web sitesinden baktım.

Efendim, web sitesindeki kronolojik sıralamaya göre Bakan Bey'in 24 Mayıs'tan itibaren ilk icraatı, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid Han tarafından inşa ettirilen 200’ü aşkın hastaneden biri olan ve döneminin son şaheseri olarak bilinen İstanbul’daki Mektebi Tıbbiye-i Şahane binasının yenilenmesi için Sağlık Bilimleri Fakültesi ile restorasyon protokolü imzalamak olmuş.

Ertesi gün, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nu makamında ağırlayan Bakan Bey'in bir sonraki icraatı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilen Medipol Üniversitesi mezuniyet törenine katılmak olmuş.

Bir sonraki gün ise, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 23. Olağan Genel Kurulu ve İhracatın Şampiyonları Ödül törenine katılarak işadamlarına ödül veren Bakan Bey, hemen akabinde Eskişehir'in Sivrihisar ilçesindeki Nasreddin Hoca Anma Etkinlikleri'ne katılarak Türk turizmine ilişkin ilk kez konuşmuş ve tarihi (!) bir açıklamaya imza atmış.

Gazetecilerin, "Ne olacak bu turizmin hali?" sorusuna esprili (!) bir yanıt veren Bakan Bey, "Napçez netçez, o turistleri buraya getçez" diyerek 65. Hükümet'in turizm politikasını özetleyivermiş.

"Pek ama nasıl? Putin özür bekliyor, özür yok. Avrupalı güvenlik istiyor, güvenlik yok. Nasıl getçez o turistleri?" diye sormuş bizimkiler, Bakan Bey mevzuyu değiştirmiş, plaket törenine geçip vatandaşa fidan falan dağıtmış.

Bakan Bey'in bir sonraki durağı, Ankara’nın önemli tarihi miraslarından At Pazarı bölgesini canlandırmak üzere uzun yıllardır çalışmalar yürüten Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından restore edilen tarihi Safranhan olmuş.

Burada bir açıklama yapan Bakan Bey, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanacak protokol ile müzelerin eğitimin bir parçası haline geleceğini, müzeleri bir eğitim alanı olarak gördüklerini dile getirmiş.

Ve son olarak...

Göreve geldiği 24 Mayıs'tan bu yana sivil toplum kuruluşlarından ve siyaset dünyasından birçok önemli ismi makamında ağırlayan Bakan Bey, kendi memleketi olan Bilecik'in AKP'li Milletvekili Halil Erdemir ile Bilecik'teki belediye başkanlarından oluşan bir heyeti ağırlamış makamında, oruç oldukları için çay kahve içememişler ama Bilecik'e yapılacak yatırımları masaya yatırmışlar.

Bu arada...

Krizi derinlemesine hisseden sektörlerin başında gelen seyahat acentelerinin en zirvedeki ismi olan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy da Bakan Bey'i makamında ziyaret etmiş, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın resmi web sitesindeki habere göre.

Üstelik Başaran Ulusoy, Bakan Bey'e "iyi dileklerini" iletmiş. Sitede aynen böyle deniliyor, ben de sitenin yalancısıyım.

"Neyse, bu kadar kusur kadı kızında da olur" dedim, Bakan Bey'in 17 günlük mesaisi boyunca "Napçaz netçez, o turistleri buraya getçez" açıklaması dışında Türk turizmine ilişkin bir tek cümlesinin olmayışını görmezden gelmek için web sitesindeki "2015-2019 Stratejik Plan"a göz gezdirmeye karar verdim.

Planı tıkladım, aman Allah'ım, o da ne!

"Bakan Bey'in Sunumu" ile başlayan bölümü açanları, 24 Mayıs'tan beri Avrupa Birliği Bakanı olan, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı 28 Ağustos 2015'te Yalçın Topçu'ya devreden, artık ne "Kültür" ne de "Turizm" ile alakası kalmayan Adana Milletvekili Ömer Çelik selamlıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'na ait resmi web sitesinin isminde "kültür" var ama "turizm" yok, 17 günlük Bakan Bey'in krizdeki turizme ilişkin en azından sektörün gazını alıcı bir cümlesi bile yok, 2015-2019 Stratejik Planı açıyorsun, karşına Avrupa Birliği Bakanı çıkıyor, falan feşmekan derken, siteden kendimi dışarı zor attım.

"65. Hükümet işbaşı yaptı, en azından turizmi kurtarmak için bir iki can simidi proje ortaya konulur" diye umudum vardı, dün Kültür ve Turizm (!) Bakanlığı sitesine göz gezdirince hayallerim bir anda suya düştü.

Kıssadan hisse sevgili okuyucu.

Durum onu gösteriyor ki, herkes bir şekilde başının çaresine bakacak.

Çünkü bu devirde, gemisini kurtaran kaptan olmuş, benden uyarması...