14-19 Ekim’de organize edilecek festival, dünyanın farklı ülkelerinden dijital göçebeleri, girişimcileri, teknoloji uzmanlarını ve kültür tutkunlarını Alanya’da buluşturacak. Etkinliğin ardından Alanya’nın yalnızca deniz turizmiyle değil, aynı zamanda teknoloji, inovasyon ve kültürel organizasyonlarla da anılması amaçlanıyor. Gerçekleşen toplantıya, Türkiye Dijital Nomad organizasyonunun kurucusu Mine Dedekoca, Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) Başkanı Eray Erdem, Kleopatra Otelciler Birliği Başkanı Şevki Taç, Alanya Turistik İşletmeciler Derneği ALTİD Yönetim Kurulu Üyesi Cem Özcan, turizmci Cüneyt Darı ve çok sayıda basın mensubu katıldı.
‘BU POTANSİYEL ALANYA İÇİN BÜYÜK FIRSAT’
Türkiye Dijital Nomad organizasyonunun kurucusu Mine Dedekoca, konuşmasında Alanya’nın festival için stratejik bir merkez olarak seçilmesinin nedenlerini anlattı. Dedekoca, “Dünyada yaklaşık 40 milyon dijital göçebe bulunuyor. Bu topluluklar ülke ekonomilerine yıllık toplamda 800 milyon dolarlık katkı sunuyor. Bu potansiyel Alanya için büyük bir fırsat. Alanya bize güzel doğası, iklimi, gastronomisi ve misafirperverliği ile çok özel bir ev sahipliği sunuyor. Uluslararası havalimanına yakınlığı, yıl boyu yaşanabilir iklimi, hizmet sektörünün İngilizceye hakimiyeti ve kültürel zenginliğiyle Alanya, dijital göçebeler için yıldız bir nokta haline geldi. Biz de Türkiye’nin ilk dijital nomad festivalini burada düzenleme kararı aldık. Pandemi sonrası artan uzaktan çalışma ve göçebe yaşam tarzı dünyada hızla yayılıyor. İnsanlar yılın farklı dönemlerinde farklı şehirlerde yaşamayı tercih ediyorlar. Geleneksel göçebelik anlayışını günümüz teknolojileriyle birleştirerek işlerini dünyanın her yerinden yürütüyorlar. Özellikle küçük şehirlerde bu tür organizasyonların düzenlenmesi, hem yerel halkla kültürel bağ kurmayı hem de bölgenin ekonomik gelişimine katkı sağlamayı mümkün kılıyor” diye konuştu.
‘ALANYA’NIN DOĞAL GÜZELLİKLERİ TANITILACAK’
Dedekoca, “Dijital Nomad Festivali, yalnızca teknoloji ve iş odaklı bir etkinlik olmayacak, aynı zamanda Alanya’nın tarihi, doğal ve kültürel zenginliklerinin de dünyaya tanıtılacağı bir organizasyon olacak. festivalin programında girişimcilik ve yapay zekâ odaklı eğitimlerden, kültürel deneyimlere kadar geniş bir içerik bulunuyor. Festival boyunca sabah saatlerinde Kleopatra Plajı’nda yoga buluşmaları yapılacak. Katılımcılar trekking rotalarıyla Alanya Kalesi, Tersane ve Kızılkule gibi tarihi noktaları keşfedecek. Gün içinde dijital göçebeliğin geleceğine dair paneller düzenlenecek, akşam saatlerinde ise gastronomi atölyeleriyle Alanya mutfağı tanıtılacak. Misafirler, tropik meyvelerden yöresel ürünlere kadar geniş bir yelpazede yerel lezzetleri tatma imkanı bulacak. Katılımcılar burada kendi iş fikirlerini geliştirme fırsatı bulacak. Yapay zekayı kullanarak ürün ortaya çıkarma yetkinlikleri kazanacaklar. Bu sadece festival süresince değil, uzun vadede de Alanya için büyük bir değer yaratacak” ifadelerini kullandı.
‘ALANYA İÇİN YENİ BİR BAŞLANGIÇ’
Festivalin Alanya’ya sadece kısa vadede turizm hareketliliği sağlamayacağı, aynı zamanda uzun vadede Alanya’nın marka değerini güçlendireceği ve Dünyada Bansko, Madeira, Buenos Aires ve Fukuoka gibi şehirlerin dijital göçebe festivalleri sayesinde büyük ekonomik ve kültürel kazanımlar elde ettiği örnekleri paylaşan Dedekoca, “Bansko’da düzenlenen festival kente yılda ortalama 500 bin dolar katkı sağladı. Benzer bir dönüşümün Alanya’da da gerçekleşmesi mümkün” dedi.
‘ALANYA TURİZMİ 12 AYA YAYILACAK’
Turizmci Cüneyt Darı, festivalin çıkış noktasının Alanya’da giderek kısalan turizm sezonu olduğunu söyledi. Darı, “Şu anda turizm sezonu üç aya sıkışmış durumda. Esnafın ve turizmcinin kazancı da buna bağlı olarak azaldı. Biz bu festivali düzenlerken amacımız sadece birkaç günlük bir etkinlik yapmak değil, şehrin turizmini 12 aya yayacak yeni bir model geliştirmekti” dedi.
‘ALANYA EŞSİZ BİR ŞEHİR’
Darı, Alanya’nın doğal güzelliklerinin ve ikliminin dijital göçebeler için ideal olduğunu vurguladı. “Ben dünyayı gezdim ama Alanya gibi bir şehir görmedim. Hem doğası, hem tarihi, hem misafirperverliği ile eşsiz bir şehir. Buraya gelen yabancıların hiçbiri memnuniyetsizlikle ayrılmadı. Kleopatra Plajı dünyanın en özel plajlarından biri. İnsanlar kış ortasında bile burada denize girebiliyor. Bu büyük bir avantaj. Biz bu avantajı dünyaya göstermek istiyoruz” diye konuştu.