Eski Başbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Gazeteci Sudi Çandır’ın hazırlayıp sunduğu Söz Bizde programına canlı yayında konuk oldu. Saat 19.00’da başlayan programda gündemin öne çıkan başlıkları masaya yatırıldı. Programda Davutoğlu, partisinin Alanya kongresine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, Türkiye siyasetinde tartışılan erken seçim ihtimali ve olası ittifak senaryolarına dair önemli mesajlar verdi. Ekonomi politikaları ve dış gelişmeler de yayının ana gündem maddeleri arasında yer aldı.

‘BENDEN SONRA ALANYA’YA SAHİP ÇIKAN BİR SİYASETÇİ OLMAMIŞ’


Alanya benim sürekli radarımda olan bir şehir. Geçmiş dönemde Kuşyuvası’nda çok fazla can kaybı yaşandı. Kuşyuvası’nı açmak benim çocukluk hayalimdi. Alanya bıraktığım gibi duruyor. Hiçbir yatırım yapılmamış. Bir kısmı tamamlanmıştı ama eğer devam edebilseydim, 2016’da başbakanlık döneminde başlattığım işler 2018’e kadar bitmiş olurdu. Hiç kimsenin bu konuda tereddüdü olmasın. Benden sonra Alanya’ya sahip çıkan bir siyasetçi olmamış. Bölge halkı kendi hakkını savunmayı bilecek. Türkiye’nin ekonomisine en büyük katkı bu bölge sağlıyor. Halk bazı şeylerin düzelmesini istiyorsa destek verecek. Alanyalıları yanımda görmek isterim.


‘ALANYA- ANTALYA ARASI OTOBAN OLMAMASI AFFEDİLEBİLİR DEĞİL’


Alanya ile Antalya arasında hâlâ bir otoban ya da üst nitelikli bir yol olmaması affedilebilir değil. Şu an bir ihale yapıldı ancak hep ihaleler yapılıyor; önemli olan bu ihalelerin gerçekten hayata geçirilmesi. Devlet hangi modeli seçerse seçsin, sağlıklı yürütmesi şart. Yol, Serik’ten başlıyor Konaklı’da bitiyor. İki havalimanını birbirine bağlayan bir sistemin kurulması gerekmez miydi? Bölge ayrımı yapmam ama örnek vermek gerekirse Karadeniz’de çok üst standartlı bir yol ağı oluşturuldu. Neredeyse Artvin’den Trabzon’a kadar otoban standartlarında yollar var. Orada bir yerden girdiniz mi başka bir yerden rahatlıkla çıkabiliyorsunuz. Akdeniz’de ise durum böyle değil. Tamiratı hiç bitmeyen yollar. Hele Gazipaşa’dan sonrası, sormayın bile. ‘İdare ederiz’ diye düşünülüyor belki ama milyonlarca turistin geldiği bir yerden söz ediyoruz. İnsanlar ülkesinden üç saatte geliyor ama Alanya’ya ulaşması 4-5 saati buluyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Bu neyi gösteriyor biliyor musunuz? Alanya ve Akdeniz bölgesine sahip çıkan güçlü bir siyasi iradenin olmadığını gösteriyor. Çok açık söylüyorum. Peki neden 9 yıldır bütün bu yatırımlar durdu? Neden Alanya’nın çevre yolu da dahil olmak üzere düzenlemeler yapılmadı? Alanya bizim gözbebeğimiz, Antalya bizim gözbebeğimiz. Dışişleri Bakanıyken bu pek bilinmez Antalya’daki ilk Dışişleri Temsilciliğini ben açtım. O dönem sadece İstanbul’da vardı. Ben Antalya, İzmir ve Edirne’de temsilcilik açtım.

‘ALANYA-ANTALYA ARASI HIZLI TREN ŞART’


Antalya’dan Alanya’ya hızlı tren hattı yapılmış olsa ve ileride daha da genişletilse, turistler için de herkes için de büyük rahatlık olur. Taşımacılık açısından da büyük kolaylık sağlar. İktidara geldiğimizde bunların hepsini yaparız, ama bunun için Alanyalıların destek vermesi lazım. ‘Yörük Başbakan’ diye övmek ayrı şey, yanımda durmak ayrı şey. Yanımda duracaklar ki biz de bunları gerçekleştirebilelim. Eğer iktidara gelmek sadece Davutoğlu’nun şahsi enerjisiyle olsaydı, merak etmeyin, o enerji çoktan yeterdi; hala da yeter, buna yaşım da şahittir.

Korkunç olay: Milyonluk yarış atları karayolunda telef oldu
Korkunç olay: Milyonluk yarış atları karayolunda telef oldu
İçeriği Görüntüle


‘ÇİFTÇİYİ TOPRAKTAN KOPARMAK VATANA İHANETTİR’


Tarım, özellikle pandemiden sonra dünyada stratejik bir sektör haline geldi. Eskiden tarım, sanayisi gelişmemiş toplumların yapacağı bir iş olarak görülürdü. ‘Sanayisi olmayan tarım yapar, tarım kalır’ denirdi. Şimdi öyle değil. Bugün bütün büyük ülkeler gıda planlaması ve gıda politikaları oluşturuyor. Çünkü savunma sanayi önemli olsa da ki görevlerim boyunca her zaman savunma sanayisini destekledim, bugün gördüğünüz atılımların çoğu benim başbakanlık dönemimde imzalanmıştır aç asker savaşamaz. Eğer kendi halkını, çocuklarını yeterli proteinle besleyemiyorsan o ülke ilerleyemez. Türkiye şu anda büyük bir gıda krizi yaşıyor. En büyük kriz gıda enflasyonu ve gıda krizi. Benim Alanya’da hiç terk etmediğim bir alışkanlığım var. Alanya’ya geldiğimde ilk sabah kahvaltısını halde yaparım. Adem Bey ve hal başkanımız sağ olsun, simit-peynir-zeytin eşliğinde kahvaltı eder, üreticiyi dinlerim. Ben soyut düşünen bir akademisyen değilim; gerçeği sahada görürüm. Sonra esnafı tek tek dolaşırım. Bu sabah gördüğüm tablo facia. Bereketiyle bilinen Alanya’da rakamlar çöküşü gösteriyor. Geçen sene Antalya halinde domatesin çıkış fiyatı 35–45 liraydı, şimdi 18–23 lira. Sivri biber 45–60 liraydı, şimdi 8–18 lira. Kabak 35–45’ti, şimdi 12–17. Salatalık 40–50 liraydı, şimdi 15 lira civarında. Ürün fiyatları bu kadar düşmüşse çiftçiyi üretime nasıl ikna edeceksiniz? Fiyat düşüşü doğal sebeple oluyorsa sorun yoktur. Ama girdi fiyatları artarken ürün fiyatı düşüyorsa felaket demektir. Mazot, gübre, ilaç, nakliye, elektrikhepsi artıyor. Eğer çiftçinin fiyatını düşürmek için ithalata başvuruyorsanız, bu vatana ihanettir. Çok net söylüyorum: Çiftçiyi topraktan koparmak vatana ihanettir. Domates halde 18–23 lirayken tüketiciye kaç liraya ulaşıyor? Üretici memnun değil, tüketici memnun değil. Ekonomi herkesin şikayet ettiği bir düzen haline gelmiş. Çünkü denge bozuldu. Terazi bozulursa ayar tutmaz. Alanya’da gördüğüm tablo vahim. Üreticiler ‘Biz son nesiliz’ diyor. Çocuklar tarlada çalışmak istemiyor, çünkü para kazanılmadığını görüyorlar. Bu işin sonu nereye varacak? Türkiye dünyanın en yüksek gıda enflasyonuna sahip ülkelerinden biri. Halkın hissettiği enflasyon yüzde 5 ise, otellerin lüks segmentindeki gıda maliyeti yüzde 15 artıyor. Bu da turizmi ciddi şekilde etkiliyor.


‘İL OLASI GEREKEN İLK İLÇE ALANYA’


Bir ilçe herhangi bir il olma hakkı kazanacaksa, birinci sırada Alanya gelir. Bunda en ufak bir tereddüt yok. Sadece bugüne değil, tarihe de bakmak gerekir. Antalya’yı elbette çok severim ve bağlıyım, ama açık konuşayım: Hatay, Mersin ve diğer birçok yer daha ortada yokken Alanya vardı. Alanya’nın il olmasını gerektiren bir diğer neden de kendi güçlü potansiyeli. Bölgeye baktığınızda bunu açıkça görürsünüz. Karadeniz’e örnek verelim: Rize, Artvin’den Samsun’a kadar kaç il var? Çok fazla. Ama Akdeniz’e bakın: Samandağ’dan Muğla’nın Fethiye’sine kadar sadece üç büyük merkez var: İskenderun, Adana, Mersin. Bu kadar. Bu coğrafyada merkez olma hakkı tartışmasız şekilde Alanya’nındır.


‘ALANYA’YA ÜNİVERSİTESİNİN KURULUŞ İMZASI BANA AİTTİR’


Bir dönem üniversite planlaması gündeme geldiğinde açık söyleyeyim, Türkiye’de gereğinden fazla üniversite kurulmasının akademik kaliteyi düşürdüğünü düşünüyordum. Ancak Alanya’ya geldiğimde ilk kez ilçeye üniversite açılması konduğunda bazıları buna muhalefet etti. O dönemde iki ilçe vardı: Alanya ve Bandırma. Dedim ki: ‘Ben kampüs kuracak olsam Alanya’da kurarım.’ Çünkü devlet eli değmemiş olsa bile burası üniversite şehri olabilecek potansiyele sahipti. Nitekim Alanya Üniversitesinin kuruluş imzası bana aittir. Ve o zaman şunu söyledim: Alanya il olana kadar, bir ilde ne varsa Alanya’da da olacak. Yapılan yollar da, altyapılar da aslında Alanya’nın il olma hazırlık yollarıdır. Alanya’yı Konya’ya bağlayan yol için de aynı şey geçerli. Bazıları ‘Antalya üzerinden zaten bağlanıyor’ diyebilir. Hayır. Alanya il olduğunda Alanya-Konya hattı tartışılamaz, zorunlu bir ana aks olur. İşte bu yüzden bütün bu altyapıların tamamlanması şarttır. Alanya mutlaka il yapılmalıdır. Bir Alanyalı olarak da, Konyalı olarak da söylüyorum: Bunun yapılması gerektiğine hiç şüphe etmiyorum. Ve bir gün mutlaka gerçekleşecek.

Kaynak: Haber Merkezi