Türkiye yaz mevsimine yine orman yangınlarıyla girdi. İzmir’in Menderes ve Seferihisar ilçelerinde yapıların zarar gördüğü, Bilecik’te ise Kaşıkçı Mahallesi’nin tamamen küle döndüğü son yangınlar, afetin boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi. Şiddetli rüzgârın da etkisiyle yangınlar kent merkezlerine kadar ulaştı.
Gerçek Gündem'den Rıfat Kırcı'nın haberine göre, yangınların artık yaz mevsiminin değişmez bir parçasına dönüşmesine rağmen, uzmanlara göre yangını önleyici etkin bir strateji hâlâ geliştirilebilmiş değil. Ormancılar Derneği Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara, Türkiye’de ormanları ilgilendiren yasal düzenlemelerin yangınları körüklediğine dikkat çekiyor.
SON 10 YILDA YANGINLAR İKİ KATINA ÇIKTI
Resmî verilere göre Türkiye’de 88 yıllık süreçte yıllık ortalama 1453 orman yangını çıkarken, son 10 yılda bu sayı 2.732’ye yükseldi. Sadece 2021 yılında 140 bin hektar orman alanı kül oldu. Özkara’ya göre bu artış bir rastlantı değil; rant odaklı mevzuat değişikliklerinin doğrudan bir sonucu.
“ORMANLAR FAALİYET ALANINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ”
AK Parti iktidarında orman mevzuatında 40’a yakın değişiklik yapıldığını hatırlatan Özkara, “Ormanları, zeytinlikleri, maden sahalarını düzenleyen yasalar doğanın aleyhine. Bu anlayış, ormanı blok bir ekosistem yerine, çok sayıda faaliyetin yürütüldüğü denetimsiz alanlara dönüştürüyor” diye konuştu. Özkara, sadece Cumhurbaşkanlığı kararıyla orman statüsündeki alanların kolaylıkla yapılaşmaya ya da madenciliğe açıldığını, şu an için 5 bin hektarın bu şekilde faaliyete açıldığını ve toplamda 1 milyon hektarın risk altında olduğunu belirtiyor.
“ÇÖZÜM UÇAKTA DEĞİL, ÖNLEYİCİ POLİTİKADA”
Havadan müdahale yöntemlerinin yeterince etkili olmadığını savunan Özkara, 400 hektara ulaşan bir yangının Hiroşima’ya atılan atom bombasıyla eşdeğer bir enerji açığa çıkardığını hatırlatıyor. “Bu noktada uçak ya da helikopterle müdahale yetersiz kalır. Önemli olan yangın adedini azaltmak, yangınlara hızla ve yerinde müdahale edecek organizasyonu kurmak,” ifadelerini kullandı.




