Zorbalığa taviz yok!

Gazetemiz Yeni Alanya, Cumartesi baskısında; Alanya'nın en önemli ve en gözde yeri olan İskele'de yaşanan 'tel örgü kriziyle” ilgili olarak (Alanya Belediyesi yetkililerinden aldığı bilgilere dayanarak) bu başlığı attı. Zorbalığa...

Gazetemiz Yeni Alanya, Cumartesi baskısında; Alanya’nın en önemli ve en gözde yeri olan İskele’de yaşanan “tel örgü kriziyle” ilgili olarak (Alanya Belediyesi yetkililerinden aldığı bilgilere dayanarak) bu başlığı attı.Zorbalığa taviz yok.

* * *

Tepki bu olunca, insan sormadan edemiyor;Bugüne kadar neredeydiniz?“Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir…” demiş atalarımız.Bunun böyle olacağı; “asıl mesleği balıkçılık olmadığı halde, masum balıkçıları kullanarak”; artık balık çıkmayan bu Koy’u, kiralamaya çalışan malum zat veya zatların niyetlerinden belliydi.O zaman niye müdahale etmediniz?Defalarca yazdık, çizdik.Bu alanı “balıkçılık yapmak amacıyla” kiralayan bir kooperatif; muhatabı olduğu Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın istediği yatırımları bu alana yapmak ve yine Bakanlığın istediği kotaları, bu alan üzerinden tutturmak zorunda.Hangi parayla yatırım yapacak, hangi tekne sayısıyla, ne kadar balık avlayacak?Bu koyda balık yok.Balık olmayınca, gerçek anlamda balıkçı da yok.Balıkçı olmayınca, gerçek anlamda balıkçı tekneleri de yok.Hal böyle olunca ne olacak?Akıllar, fikirler; balıkçılık dışı alanlara, rant odaklarına kayacak.Nitekim de öyle oluyor.Burada amaç, balıkçılık yapmak değil ki.Amaç, kafeteryacılık, lokantacılık, tavernacılık, tur tekneciliği yapmak.

!!??...

“Efendim burada yetki, Koruma Kurulu’nda… Onlar buraya çivi çaktırmazlar, ayrıca biz de buna izin vermeyiz…” demekle iş bitmiyor ki… Bu insanlar, bu topraklarda; ne Koruma Kurulları, ne Belediyeler, ne Mahkemeler gördü.Adamlar, “Biz çakmanın ve çaktırmanın yolunu buluruz…” inancı ve düşüncesiyle kiraladı bu koca alanı.Böyle bir rant nerede var? Elbette, onlar ya da başka birileri, rantiyesi yüksek böyle bir alanı kiralamak isteyecek; ancak siz de engel olacaktınız.- Efendim haberimiz olmadı.O zaman haberiniz olur olmaz, bozacaktınız işi. İlgili Bakanlığa gidip, olayı anlatacaktınız. Olmadı, Başbakana çıkacaktınız… Gerekçelerinizi sıralayıp, sözleşmenin iptalini isteyecek, balık çıkmayan bir koyda balıkçılık yapılamayacağını anlatacak, Belediye olarak siz kiralayacaktınız bu alanı.

* * *

Bu konuda o kadar çok yazı yazdım, o kadar çok şey anlattım ki; hangi birini tekrar açayım.Bakın 18 Eylül 2014 tarihinde yayımlanan“Balıkçı Barınağı” adlı yazımda ne demişim.

… …

“… Alanya, il olmasına olmalı da; önce “il gibi” davranmasını öğrenmeli.Dik durmasını, kararlı olmasını bilmeliMalına, mülküne, değerlerine sahip çıkmalı.Ortak akıl oluşturmalı.Oluşturduğu o ortak aklı, uzun vadeli düşünmeye, uzun vadeli planlar yapmaya zorlamalı ve yönlendirmeli.Gerçi, atı alan Üsküdar’ı geçti ama çarpıcı bir örnek olması açısından anımsatmak istiyorum.1980’li yıllarda, hatta 90’lı yıllarda (bile), Alanya’nın hem batı hem de doğu yakasında, havaalanı yapılacak araziler vardı.O tarihlerde söyledik, yazdık, çizdik; “Etmeyin, tutmayın… Her ne pahasına olursa olsun, bu arazilere sahip çıkın, bu kente havaalanı lazım dedik…” dinletemedik. Şimdi helikopterlerin inebileceği alan bile kalmadı.

… …

“Çevre yoluyla birlikte, viyadük yapılması gereken bölgeleri de düşünün…” dedik, dinletemedik. Şimdi sıradan basit köprü ayaklarının dikilebileceği alan bile kalmadı.

… …

Hadi bunlar, büyük arazilerin istimlâkini gerektirdiği için, sıkıntılıydı.Hadi o yıllar cahiliye dönemleriydi, neyin ne olacağı bilinemiyor, kestirilemiyordu.Ya şu, çok daha yakın bir zamanın konusu olan, Balıkçı Barınağı Olayı’na ne demeli?Dinek Yat Limanı inşaatı başlamadan önce, yine söyledik, yine yazdık, çizdik; “Şehir merkezinde, balıkçı barınağı olmaz. Böyle bir barınak, Alanya’nın başına bela olur. İlle de olmalı deniyorsa; Balıkçı Barınağı’nı Dinek’e; Marina’yı merkeze taşıyın…” dedik, onu da dinletemedik.Alın işte, bela oldu.Alanya’nın olmayan balığının sözde balıkçıları(!), kentin ortak alanına, ortak değerine sahip çıkıyor; “burası bizimdir” deyip, terör estiriyor.Bu bölgede, belediyenin uyarılarına rağmen, balıkçılıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan, rant amaçlı inşaatlara kalkışıyor. Kafeteryaların çevresini tel örgülerle çeviriyor, deniz fenerinin işlevini bozacak girişimlerde bulunuyor.Böyle bir şey olabilir mi?1960’lı, 70’li yıllarda belki de; 2000’li yıllarda olacak şeyler mi bunlar?!...Bir de il olacak bu kent; daha malına, mülküne, değerlerine sahip çıkmasını beceremiyor.Nerede vizyon?Nerede ortak akıl?Nerede ortak güç?Nerede ortak birikim?Nerede dayanışma?

!!??...

Yok!Hiçbiri yokMerak ettim, sordum sağa sola; “Bu Su Ürünleri Kooperatifi, namı diğer Balıkçılar Kooperatifi, kaç kişiden, kimlerden oluşur, bunların kaçı gerçekten Alanya’da yaşayan balıkçı, kaçının gerçekten kayığı küreği var?” diye…Öğrendim.Üye sayısı 70 imiş; kayık/motor sayısı da 35 …Yani üyelerin yarısı, kotayı doldurmak için tırışkadan üye yapılmış.Kayığı/motoru olmayan balıkçı olur mu?Kaldı ki, bu 35 kayığın, yarısına yakını da hiç sefere(!) çıkmadan, bulunduğu yerde ömür tüketiyor…”

* * *

Yazı çok daha uzun. (Ve bu yazı, bu konuda yazdığım yazılarından sadece bir tanesi… Buna benzer ona yakın yazı yazmışım.) Yazının devamında detaya girmiş, çok daha başka şeyler yazmış, çok daha başka şeyler söylemişim.Söylemişim de… “De…” işte…Ben yazmış, ben okumuşum…Sonuç?Sonuç, sıfır sıfır, elde var sıfır.Şimdi de öyle…Biz yazıyoruz, biz okuyoruz.Taraflar da kendi bildiklerini okuyor…

YAZARIN NOTU:

Buradaki eleştirilerimiz, elbette bugünkü belediye yönetimine yönelik değil. Ancak kurumlarda devamlılık esastır. Bu mantıktan hareketle, eleştirimiz belediyenin manevi kişiliğine…