Yüzsüzlüğün bu kadarına da pes doğrusu

Utanmadan, sıkılmadan, yüzsüzlük yapmaktan vazgeçmeden, haksız olduğunu kabul etmeden hala açıklama yapıyor...
Diyor ki...
"Kamu kaynaklarının etkin yönetimiyle birlikte, bu kaynaklara göz dikmiş ve nemalanamamış lümpenlerin bir yılı aşan süredir devam eden itibarsızlaştırma çabalarına hizmet eden bazı üniversite mensupları ve yöneticilerinin, Basın Konseyi’nden alınabilecek en büyük cezayı (kınama) almış medya mensupları ile birtakım çevreler elbette yüce Türk adaleti önünde hesap vereceklerdir"...
Bize, bana "Lümpen" diyor yani...
Bilmeyenler için "Lümpen" ne demek önce bunu söyleyeyim...
"Paçavralar içinde yaşayan yoksul, sefil" demek...
Paçavralar içinde yaşamasam da belki yoksul olabilirim, zengin olmayabilirim ama en azından senin gibi sahte profesörlük belgesinin arkasına sığınarak hak etmediğim haram paraya göz dikecek biri değilim sayın Hüseyin Lakadamyalı...
Bu bir...
Benim, bizim seni itibarsızlaştırmak gibi bir derdimiz asla olmadı ama sen imza attığın skandal olaylarla ve personele uyguladığın mobbinglerle kocaman Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ni itibarsızlaştırdın...
Ayrıca profesörlüğünün sahte olduğu ortaya çıkınca zaten kendi kendini itibarsızlaştırmış oldun...
Bu iki...
Bize kınama cezası veren sözde Basın Konseyi, haklılığımız ortaya çıkınca ne dedi acaba ya da diyecek lafları var mı çok merak ediyorum doğrusu. Şimdi o kararı ne yapacaklar acaba?...
Bu üç...
Türk Adaleti önünde hesap vermeye her zaman hazırız ancak bugüne kadar yaptığın onlarca şikayetin büyük çoğunluğu "Takipsizlik" kararıyla sonuçlandı, bunu da hatırlatmak isterim...
Bu dört...
İSPATLAMAYAN NAMERTTİR
Benim, bizim hastane kaynaklarından nemalanmak istediğimizi söylemişsin...
Bunu ispatlamazsan namertsin...
Hodri meydan...
Bu beş...
Ve şöyle devam ediyor...
"Zamanlamasıyla manidar, haksız, hukuksuz ve yargısız infazı alışkanlık haline getirmiş zevatın sonu bellidir... Halkımız müsterih olsun, inancımız tamdır, abdestimizden de bir kuşkumuz yoktur, biraz sabır"...
Evet haklısın...
Haksız, hukuksuz zevatın sonu tıpkı sende olduğu gibi belli oldu...
Bu altı...
"Halkımız müsterih olsun" demişsin ya hani...
Şunu bil ki halkımızın umurunda bile değilsin...
Akıllarda sadece "Sahte profesör" olarak kalacaksın, o kadar...
Bu yedi...
"Abdestimizden de kuşkumuz yoktur" demişsin ya hani, abdestin de profesörlüğün gibi olmasın sakın...
Bu da sekiz...
BİZİM DERDİMİZ HASTANE
Hep söyledim, yazdım, çizdim...
Bizim Hüseyin Lakadamyalı'nın şahsıyla, kişiliği ile zerre kadar derdimiz olmadı...
Bizim tek derdimiz Alanya'nın gururu Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun büyük emekleri olan Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi...
Sen hastaneyi iyi yönettin, araya kapılar koymadın, personele mobbing uygulamadın, hastaları memnun ettin de biz mi durduk yerde bulaştık sana...
Başını ellerinin arasına al ve iyice bir düşün bunları...
Son olarak şunu söyleyeyim ve bu mevzuyu bir daha açılmamak üzere kapatalım...
Özellikle "Nemalanmak" anlamında bizi başkalarıyla karıştırmayın...
Doğru olduğuna emin olmadığımız hiç bir şeyi yazmayız, gündeme taşımayız...
Başkaları gibi hiç kimseyi ne körü körüne savunuruz ne de çamur atarız...
Biz DİM Medya'yız...
Ben de İbrahim İpbüker'im...
Doğru bildiğime "Doğru", eğri bildiğime de "Eğri" derim...
Bu kadar açık ve net...
Nokta...