Yüzme bilmiyorsan…

HER yıl ülkemizde onlarca vatandaşımız denizde, gölde, akarsuda veya gölette boğularak can vermekte. Basından bir haber:

HER

yıl ülkemizde onlarca vatandaşımız denizde, gölde, akarsuda veya gölette boğularak can vermekte. Basından bir haber: "92 günde 185 vatandaşımız boğularak can verdi. Boğularak ölenlerin 95 tanesi çocuk."

Bu felaket karşısında sormak gerekmez mi, madem yüzme bilmiyorsun, niye boyunu aşan sulara giriyorsun sevgili kardeşim?

Atalar "Su ve ateşin şakası olmaz" diye herhalde boşuna söylememişlerdir. Gerçekten ikisi de olmazsa olmamızdır ama dikkatli kullanmamız gerekir.

Boğulan insanlarımızın dramlarını basın yayın organlarından gördükçe hepimiz çok üzülüyoruz. Bazen öyle oluyor ki, boğulmakta olan bir kişiyi kurtarayım derken onu kurtarmaya çalışan kişi veya kişiler de boğularak can veriyor. Bu dramı ne kadar acıdır ki her yıl yaşıyoruz. Ancak yukarıda rakam verdim, bu yıl çok daha yaşadık. O halde lütfen dikkat edeceğiz.

Her kötü olayın, felaketin altında insanlardan kaynaklanan bir ihmalin yattığını unutmayalım. Ülkemizde can kaybı trafik kazalarından sonra ikinci sırada yer almaktadır.

İhmalden kaynaklanan can kaybını önlemek elimizdedir. Yeter ki istekli ve kararlı olalım. Dahası yaşananlardan ders çıkarmasını bilerek çözüm yollarını arayalım.

Öncelikle yüzme bilmeyen vatandaşlarımız derin noktalarda suya girmemeliler. Ne zaman ki yüzme öğreninceye kadar. Yüzme bilmeyenler mutlaka kurslara giderek yüzme öğrenmeliler. Bu konuda duyarlı olmalılar.

Ayrıca mutlaka plajlarda cankurtaran dediğimiz görevliler olmalı ki böyle durumlarda anında müdahale etsinler ve can kaybı önlensin.

Basın yayın kuruluşlarımız yaz ayları başlamadan önce insanlarımızı bu konuda uyarıcı programlar yapmalıdırlar.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da insanlarımız lütfen sorumlu davranmak zorundadır. Yüzme bilmiyorlarsa derin sulara girmemeliler. Kimsenin önce yakınlarını, sonra ise vatandaşlarımızı üzmeye hakkı yoktur.