Yapısı ne kadar mükemmel olursa olsun, taşıyıcı sistemin varlığı yürümek için tek başına yeterli olmaz. Taşıyıcı sistemi hareket ettirecek bir kas sisteminin varlığı şarttır. Vücudumuzdaki hareketleri sağlayan kasların bünyelerinde kas lifleri vardır. Bu küçük lifler bizim bisiklet sürmemizi, yürümemizi, nefes almamızı hatta bazı iç organ faaliyetlerimizi sağlar.İnsanın yürüyebilmesi, hatta hareket edebilmesi için kasların ve kemiklerin birbirine bağlanmasının da ayrı bir önemi vardır. Kaslar kemiklere özel bir yapı ile bağlanırlar. Eğer bu bağ şimdikinden daha gevşek olsaydı kemik kastan ayrılırdı. Daha sıkı olsaydı kaslar hareket edemezdi. Yürürken 100'e yakın kas çalışır. Bu kadar çok kas çalışmasına karşın yürüme sırasında harcanan enerji oldukça düşüktür.DENGE VE KOORDİNASYON OLMAZSA OLMAZYürüme ve hareket etmenin olmazsa olmaz şartlarından birisi de denge ve koordinasyondur. Ne kadar mükemmel bir kas ve iskelet sisteminiz olsa da dengenizi sağlayamazsanız. Dünyanın en atik, en kıvrak sporcusu denge sistemi olmadan bir hiçtir. Tüm bedenimizi her saniye sürekli olarak kontrol eden ve ayarlar yapabilen denge sistemimizin önemli bir parçası iç kulakta yer alır. Bilgiler, sinirler aracılığıyla beynimizin arka tarafındaki "Beyincik" denen organa iletilir. Ancak dengeyi sağlamak için başka bilgilere de ihtiyaç vardır. Bu nedenle beyincik, gözlerden ve vücudun dört bir yanındaki kaslardan devamlı olarak bilgi alır. Tüm bu bilgileri müthiş bir hızla analiz eder ve vücudun yerçekimine göre konumunu hesaplar. Bundan sonra ise, bu hesaplamaya dayanarak, kasların nasıl bir hareket yapmaları gerektiğini belirler. Ortaya çıkan sonuç, kaslara yine sinirler aracılığıyla emir olarak bildirilir. Bu olağanüstü işlemler, saniyenin yüzde biri kadar bile sürmeyen bir zaman dilimi içinde gerçekleşir. Biz de, içimizde gerçekleşen bu mucizenin hiç farkında olmadan rahatlıkla yürür, koşar, en zor sporları yaparız. Oysa bu işlerin tek bir anı için vücudumuzda gerçekleştirilen hesaplamaları kağıda döksek, binlerce sayfa yazmamız gerekecektir.Bilim adamları, yaptıkları yoğun çalışmalar sonunda insan gibi iki ayağı üstünde dik olarak yürüyebilen bir robot yapmayı başardı. Asimo adlı bu robot yürümenin ne kadar büyük bir mucize olduğunu gösteren önemli bir delildir. Asimo yürüyebiliyor, merdiven çıkabiliyor hatta az da olsa dans bile edebiliyor. Yapımcı firma robotu tanıttığı zaman bilim çevrelerinden büyük takdir ve kamuoyundan da alkış aldı. Çünkü Asimo o zamana kadar yapılamayan bir şeyi yapıyordu. İki ayağı üzerinde durabiliyor ve insan gibi yürüyebiliyordu. Bu gerçekten de robot biliminin, o güne kadar ulaştığı en büyük başarılardan biriydi. Bu robotun maliyeti: 100 milyon Dolar, süresi: 14 yıl, teknik ekip: Onlarca mühendis ve bilim adamı, sonuç: "Yürümek". Şimdi soruyorum sizlere bunca emek sonunda ortaya çıkan Asimo mu, yoksa henüz okula bile gitmemiş en az 3-4 yaşlarında çocuk mu başarı için alkışı hak ediyor?