Lozan Antlaşması’na göre statüleri net bir şekilde Türkiye’ye ait olan 5’i Akdeniz’de 11 tanesi de Ege Denizi’nde olmak üzere toplam 16 adet adamız “Krizdeki Yunanistan” tarafından işgal edilmiştir. Bu işgaller 2004 yılında başlamıştır.
İşin en ilginç yanı ise utanç demek dahi az olan bu tablodan yandaş medya sayesinde olmalı ki kamuoyunun haberdar olmayışıdır. Yunanistan burnumuzun dibindeki bu adalarımızı nasıl gasp etti? 2004 yılında yani AKP iktidarı döneminde önce Bulamaç sonra Eşek adalarına ikişer üçer ev Yunanlılar tarafından yapılır. Bakarlar ki “Sıfır Sorun” diyen Türk hükümeti ve hariciyesinden “Çıt” yok, önce evler çoğaltılarak Yunanistan’dan siviller adalara getirilerek evler daha da çoğaltılır. Sonra askeri tesis, okul, kilise vs. yapılır. Bu gasp Nergis adaları ve diğer adalarla devam eder. Bu işgal hareketleri Yunanistan Genel Kurmay Başkanı ve Yunanistan Cumhurbaşkanının adaları ziyareti ile adeta kutsanmıştır. Bulamaç Adası Türkiye’ye 5.9, Yunanistan’a 198 deniz mili uzaklıktadır. Eşek Adası ise Türkiye’ye 9, Yunanistan’a 194 deniz mili uzaklıktadır.
2004 yılına kadar Didim halkı teknelere binerek Bulamaç adalarına günübirlik piknik yapmaya gidiyorlardı. Bugün ise Yunanistan’dan izin alarak pasaportla bu adaya gitmeleri gerekir. Aynı durum diğer adalar için de geçerlidir. Nereden nereye geldik sevgili okurlarım, yorumunu vicdanlarınıza havale ediyorum.
Bu utanç TBMM’de soru önergeleri ile çok geç de olsa gündeme gelince kaçamak cevaplarla geçiştirilmiştir. Vicdanlara sesleniyorum. Lütfen “Büyük Güç” ve “Bölgesel Güç” masalları ile kendimizi avutmayı bırakalım da bu konuya eğilelim. Yukarıda adaların Türkiye ve Yunanistan’a olan uzaklıklarını vermiş olmamız konunun önemini ve vahametini ortaya koymaktadır. Kaldı ki bu adaların statüleri 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile tamamen Türkiye’ye aittir. “Bölgesel Güç” kıyılarınızın dibindeki adalarınızı kaptırmakla veya işbirlikçi çapulcuları ağırlamakla olunmaz. Oyunu kuralıyla ve doğru olarak oynamakla olur.