Türkiye’de yolsuzluk maddi ve manevi anlamda küçük yada büyük vatandaş ya da devlet görevlisi olarak edebiyatımızda deyimleşmiş bir eylemdir. Türkiye’de ‘Devletin malı deniz, yemeyen keriz’ diye söylenen deyim bir kültür haline de gelmiştir. Özellikle 1980 sonrası oluşan sosyal ve ekonomik hızlı gelişimler yolsuzlukları daha da arttırmıştır.
Yolsuzluk, sadece devlet görevlilerinin tek başına karar verdikleri ve dayatmaları sonucu oluşan bir eylem değildir. Bu durumu güdüleyen, destekleyen ve zorlayan vatandaşlarımız da aynı derecede sorumludur. Yani yolsuzluğu yapan da yaptıran da aynı oranda suçludur.
Ülkemizde milli servetimiz olan devlet malının ve kârının ülkemiz ve geleceğimiz için ne derece önemli olduğu toplumumuz tarafından umursanmaz şekilde görülmektedir. Tabi ki bu milli servet kavramının da eğitim ve öğretimin içerisinde çocuklarımıza, gençlerimize ve zamanında vatandaşlarımıza anlatılmaması ve bilinç oluşturulmaması Milli Eğitim sisteminin bir handikapıdır.
Devletin erklerinin birbirlerini denetlemesinde oluşan zaaflar ve siyasi idarenin olaylara menfii müdahaleleri de yolsuzlukların yapılabilmesinde bir zaaftır. Siyasi iktidarın "Benden önce herkes yaptı, ben de yaparım" mantığı ile, bunun da toplumda karşılık olarak normal karşılanması Türkiye’de yolsuzluluğu meşru göstermektedir.
Hukukumuzun da, yolsuzlukların siyasi baskı ya da yetki kısıtlamalarından kaynaklanan sebeplerle yeterince üzerine gidememesi suçlunun suçunu yanına kâr bıraktırmaktadır.
Türkiye’de yolsuzlukların önüne geçebilmek için öncelikle gelişmiş ülkelerin hukuk sistemlerinde olduğu gibi yargının bağımsız ve parlamenterlerin kürsü söylem dokunulmazlığı hariç tüm suçlarda dokunulabilir olması lazımdır. Bir kültür ve sosyal proje olarak milli servetin önemi ve yolsuzluk suçunun ülkeye, millete ve geleceğimize ne zararlar verdiğinin topluma anlatılması, kabul ettirilmesi ve kültürel bir tavır haline gelmesi gerekir. Herşeyin ve herkesin denetlenebildiği ve herkesin hesap verebildiği bir toplumda, ayrıca toplumsal bir refleks olarak yolsuzlukların açtığı zararlar vatandaşlarımız tarafından idrak edilirse, sosyal bir tepki oluşursa, ülkemizde yolsuzlukla savaşta büyük bir yol alınmış olur.