Yılmaz Başkan

TELEFONDAKİ sese

TELEFONDAKİ

sese "Sonra görüşürüz" deyip kapattıktan sonra sizinle paylaşmak istediğim düşünceler hücum ediyor beynime.

Muhtemelen bu yazıyı okuduktan sonra "Beni konu olarak mı kullandın?" diye sitem dolu sözler işiteceğim kendisinden fakat yine de konuşulması gereken bir konu olduğuna inanıyorum.
Şöyle ki, gençlik kolları kongre süreci de tıpkı ana kademenin kongresi gibi yoğun ve yorucu bir tempoda devam ediyor. Bu süreçte partili yada değil hemen hemen herkesin aklında yönetimlerde kimlerin yer alacağı sorusu hayat bulmakta. Tıpkı Toklu gibi İlçe Gençlik Kolları başkanlığına tek aday olarak gösterilen Yılmaz İçmen de "Doğru kişi mi?" sorularına maruz kalan bir isim bu sıralar.
İşte telefonun ucundaki arkadaşın kaygısı da bu yönde.
"Siz beraber çalıştınız, sence nasıl bir dönem olur İçmen ile?" diye sorduğunda bi durdum, düşündüm.
Bu soruyu daha önce kendime hiç sormadığımı fark ettim o an.
Nasıl bir süreç olurdu Yılmaz başkanla?
İlk kez soruyordum bu soruyu kendime ve yüzümde ilginç bir gülümseme vardı.
2.5 yıldır birlikte olduğumuz Yılmaz Başkanın ÜniAk Başkanlığı'na getirildiği o günler geldi aklıma. Nasıl tatlı bir telaşı vardı. Neredeyse bir kaçı dışında hiçbirini tanımadığı yüzlerin yer aldığı bir toplantıda lider konumunda oturuyordu. O dönem Gençlik kolları başkanımız olan, şimdilerde ana kademede Toklu'nun ekibinde yer alan Alaaddin Işık tarafından salona tanıtılıyordu İçmen.
Heyecanı gözlerinden belliydi ama ana kademe ve gençlikten daha zordu işi. Tamamı üniversiteli bir gruba liderlik edecekti ki; sanırım o grubun en yaşlısı bendim. Hepsinin 18-24 yaş arası gençler olmasının, tabiri caiz ise kanlarının kaynadığı dönemde yaşıyor olmalarının yanında hepsi eğitimin en üst kademesi olan üniversitede birer öğrenciydi. Sorgulayan, yargılayan ve her şeyin en iyisini hedefleyen bir guruptu, İçmen'in karşısında duran. Lakin gözlerinde paniği hiç görmedim. Tıpkı şimdi olduğu gibi.
Geriye dönüp 2.5 yılı film şeridi gibi izlediğimde öyle renkli sahneler geçiyor ki gözlerimden tarif etmek imkansız.
Antalya bir orman kampı. Antalya'nın tüm ilçelerinin ÜniAk birimlerini topladığı bir kaynaşma programı. Alanya grubundan Yılmaz İçmen ve o dönem Alaaddin Keykubat Üniversitesi Başkanı Anıl Kenger kalabalığın ortasında. Ellerinde uzun bir ip. Biri bir uç ta, diğeri öbür uçta. İp çekme yarışması, iddia konusu kaybedene fatura edilecek bir tepsi baklava. Maraşlı Anıl'a baklava denir de kaybeder mi. Dağ gibi İçmen'i bir çırpıda çekiyor. Mağlubiyeti bile gülerek karşılıyor Yılmaz Başkan. Tüm ÜniAk'ta alkışlara karışan gülme sesleri yükseliyor. Sözü sözdür Yılmaz Başkan'ın, bir toplantı sonrası baklava yeniyor hep birlikte.
Alaaddin Keykubat Üniversitesi konsey seçimleri, ALTSO MYO adaylarından birisi benim. Zorlu bir süreç yaşıyoruz. Kaybetmek bir yana gençliğin gaddar yüzü ile tanışıyor ve rakip adaylardan ağır iftiralara maruz bırakılıyoruz ama Yılmaz başkan yanımızda. "Sizin canınız sağ olsun. Yapmak istediklerinizi beraber yaparız" diyor. Yapmasa bile manevi desteği yetiyor hepimize. Gülümseyerek kucaklıyor bizi.
15 Temmuz 2016 yüz karası o gece. Hastanede duyuyorum hain olayı. Hemşireden ilk ricam serumu çıkartması oluyor ve hastalığı kenara koyup anıt meydanına iniyorum, Yılmaz başkan meydanda. Gözlerinde kaygıyı ilk kez gördüğüm gündür o gün. Vatandır söz konusu ve hepimizin yüreği kaygılı. Bir ay her gün birlikte nöbetteyiz. Sabahlara kadar beraberiz. Gözlerinden yorgunluk akıyor da bırakmıyor nöbeti. Kaygılar her geçen gün siliniyor olsa dahi onun da, bizim de gözlerimizden, yüreğimizde hep bir yara izi kalacak o geceden. Doğum tarihleri ayrı ama hepsinin ölüm yılı aynı olacak mezar taşlarında. Sözün dilimize dolandığı yerde olacak her biri.
Sayısız anı yağmur taneleri misali yağıyor hafızama. Gülerek, hüzünlenerek, duygulanarak ağırlıyorum her birini.
Yılmaz Başkan...
Etiket onun için mağazalarda kullanılan bir malzeme sadece. Mütevazı, sevecen, önyargısız, temiz kalpli bir karaktere sahip olduğunu düşünüyorum. Herkesin düşüncesi kendisinden, fakat Yılmaz İçmen doğru isim mi sorusu eminim benim gibi ÜniAk'tan kimsenin daha önce kendisine sormadığı bir sorudur.
Zira biz acaba bile demeyecek kadar emindik yol arkadaşımızdan. Hangimize sorsanız abidir, kardeştir, yoldaştır Yılmaz Başkan.
Doğru isim mi?
Bunu size en güzel gösterecek olandır zaman.
Biz mi?
Biz ÜniAk olarak buruk bir gurura sahibiz. Yolunda başarıyla ilerliyor Yılmaz başkanımız. Geçtiğimiz günlerde birlikte son ÜniAk toplantısını yapmış olmanın burukluğu var içimizde, yine de yüzümüzdeki gülümseme gururlu. Zaman diyoruz, su misali ne hızlı akıyor...
Yılmaz Başkan mı?
O; olduğu yerin çok daha fazlasını hak ediyor...