Yeşilöz Sağlık Ocağı’nın hastasıyım (!)

EĞER trafik kazası geçirmediyse, misal elma doğrarken elini kesmediyse, ya da muşmula toplarken ağaçtan düşüp bir yerini kırıp incitmediyse, genç bir adamın veya kadının, hastanede veya sağlık ocağında ne işi var. Doğru mu? Doğru. Peki,...

EĞER trafik kazası geçirmediyse, misal elma doğrarken elini kesmediyse, ya da muşmula toplarken ağaçtan düşüp bir yerini kırıp incitmediyse, genç bir adamın veya kadının, hastanede veya sağlık ocağında ne işi var.Doğru mu? Doğru.Peki, mütemadiyen kim gider, hastaneye veya sağlık ocağına?“Elbette yaşlılar” diyenlere on üzerinden on puan veriyorum.Hadi, şehirde her türlü toplu taşıma aracı var ve dileyen hasta, genç veya yaşlı olsun, hastaneye veya sağlık ocağına kolaylıkla gidip gelebiliyor diyelim.Peki, köylerin hastanesi sayılan sağlık ocakları, yolu dimdik bir yokuş olan yüksek bir tepeye yapılırsa, durum nasıl olur, hiç düşündünüz mü?Siz zahmet etmeyin, ben size özetleyeyim.Fotoğrafta gördüğünüz yer, Demirtaş beldesi sınırlarındaki Yeşilöz Köyü’nün sağlık ocağı.Hangi akla hizmetse, sanki koca köyde düz bir arazi kalmamış gibi, gidip ta yokuşun başına yapmışlar, buna da muhtemelen “Hizmet” diyorlardır.Acil bir hastanız olsa ve aracınız da yoksa, yandınız.Hasta olan yaşlı ananızı babanızı, eşinizi bebenizi atacaksınız sırtınıza, oflaya puflaya yokuş çıkacaksınız ki, bir an önce doktora görünüp sağlığına kavuşsun.Bu arada idmanlı değilseniz, bunca yükü onca yokuştan yukarı çıkarırken sizin kalp spazmı geçirme riskinizi saymıyorum bile.TRT’nin tek kanallı olduğu dönemde cümle alemin hasta olduğu Şahin Tepesi dizisinin devamı çekilse, benim ilk önereceğim mekan, Yeşilöz Sağlık Ocağı olurdu.İşin esprisi bir yana, sordum soruşturdum, köy sakinleri Yeşilöz Sağlık Ocağı personelinden memnun.Sağlık ocağının tek doktoru olan Pratisyen Hekim Ömer Doğru ve hemşireler, hastalara gözü gibi bakıyormuş.Anlayacağınız, personelde bir sıkıntı yok.Fakat bu yokuş nedir kardeşim, aklım işte bunu almıyor.“Yaşlıysan, yaşlılığa bağlı doğal hastalıkların başladıysa, kendinin veya evlatlarının vasıtası yoksa, sürekli ağız eğmek zorunda kalacağın bir yakınının otomobilini de her zaman isteyemiyorsan, acilen Yeşilöz’den taşınıp git” demenin kibarcası mıdır, bu dik yokuşlu ilginç sağlık ocağı.Dün bu fotoğrafları “cümle aleme ibret olsun” diye çekip gönderen duyarlı bir vatandaşın söylediğine göre, özellikle nefes darlığı çeken, kalp ve tansiyon hastası olan Yeşilöz sakinleri, ocağa çıkmakta büyük zorluk çekiyormuş.Alanya Kaymakamlığı’nın resmi internet sitesine girip Yeşilöz Köyü’nün genel durumuna baktım.Alanya’nın 30 kilometre yakınındaki Yeşilöz Köyü’nde bulunan 280 hanede toplam 1.429 vatandaş yaşıyormuş.Dört mahallesinin kadastrosunun tamamı yapılmış.500 su, 755 elektrik, 262 de telefon abonesi varmış.İki okulunda 23 öğretmen, 475 de öğrenci varmış.Kısacası, bu verilerden de anlaşılacağı üzere, Devlet Baba köye iyi bakıyormuş.Buna mukabil, 429 yeşil kartlı vatandaşa karşın Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’ndan yardım alan kişi sayısı 14’müş.İşin ilginç yanı, toprak sahibi olan, yani geçimini çiftçilik yaparak sürdüren aile sayısı sadece 110’dan ibaretmiş.1.429 nüfuslu bir köyde sadece 110 ailenin toprağı varsa ve günümüzde bölgenin en önemli üretim kaynaklarından biri olan salatalığın bile sadece beş kuruştan satıldığı hesaba katıldığında, köyün ekonomik durumunu ve kimin o dik yokuşu çıkacak vasıtayı nasıl alabileceğini, varın siz hesap edin.KISSADAN HİSSE: Buradan, Alanya’nın köylerini ekonomik anlamda kalkındırmak için yıllardır büyük emek verdiğine defalarca tanıklık ettiğimiz Alanya Kaymakamı Hulusi Doğan’a, AK Parti İlçe Başkanı Hüseyin Güney’e ve CHP’li Demirtaş Belediye Başkanı Mustafa Aras’a çağrıda bulunmak istiyorum. “Türk turizminin dünyaya açılan penceresi” dediğiniz Alanya gibi bir şehrin 30 kilometre yakınındaki bir köyün sakinleri, her gün o dik yokuşu tırmanmak zorunda mıdır? Cevabınız “Hayır” ise, o halde sizden bir incelik yapıp bu sorunu çözmenizi bekleyen onlarca yaşlı hastanın hayır duasını almak için daha ne bekliyorsunuz.

RİZESPOR FANATİĞİYİM

EĞER bir gazetenin politika muhabiri ‘spor haberi yazma’ hevesine düşerse, sonu aynen benim gibi hüsran olur. Dünkü köşe yazımın sağ alt köşesinde “Akhisar Fanatiği” başlığı ile verdiğim bölümde, Alanya Karadenizliler Derneği Başkanı Mehmet Balıkçı’nın, bir hemşerisinin nikahı için gittiği törende, cep telefonundan Rize Akhisar Futbol Takımı’nın şampiyonluk maçını takip ettiğini yazmıştım. Benim gibi, gözü Galatasaray’dan başka bir şey görmeyen amatör bir spor yazarı, o haber yoğunluğunda Akhisar’ı Rize’nin bir ilçesi zannederse, haberi de ona göre yazar. Dün de aynen böyle olmuş. Öncelikle yapılan bu yanlışlıktan ötürü, fanatik bir Rizespor taraftarı olduğunu bildiğim Karadenizliler Derneği Başkanı Mehmet Balıkçı’nın affına sığınıyorum. Manisa’ya bağlı Akhisar Belediyespor ile Rizespor maçını arkadaşlarıyla izleyen Mehmet Balıkçı, dün yaptığı açıklamada, “Rizespor’un başarısını diledim ama olmadı, canımız sağ olsun. İnşallah play off müsabakalarında gülen taraf biz oluruz, Rizespor’u Süper Lig’de görürüz. Karadenizliler Derneği Başkanı olarak hem Rizespor, hem diğer tüm Karadeniz takımlarını hem de Alanyaspor’u destekliyor ve başarılarını diliyorum” dedi.

‘Aldın mı oğlum?’

CUMHURİYET Halk Partisi (CHP) İlçe Başkanı Şevki Türktaş dün CHP’nin yeni dönemde yönetim kurulu üyesi olan çocukluk arkadaşı Remzi Yaylalı’yı işyerinde ziyaret etti. Alanya Gazeteciler Cemiyeti’nin eski başkanlarından Necati Masatlı ile birlikte Yaylalı’nın Atatürk Bulvarı üzeri Hancı Pastanesi yanındaki işyerinde bir süre dinlenen Türktaş’a, bir dönem ANAP’ın eski gençlik kolları başkanı olan Cemal Güvenir de eşlik etti. ANAP’ın efsane ilçe başkanlarından Macit Güvenir’in oğlu olan turizmci işadamı Cemal Güvenir’i de CHP’ye davet eden ancak umduğunu bulamayan Şevki Türktaş’ın, siyasetin bu ilginç kare asını görüntülemek isteyen basın mensuplarına, “Fotoğrafı çektiniz mi?” anlamında “Aldınız mı oğlum?” diye yüksek sesle hitap etmesi, Hancı Pastanesi’nde oturan yerli ve yabancı turistleri bile güldürdü.