Yeni Anayasa hazırlıkları

Seçim sonrası Türkiye'sini bekleyen en önemli gündem yeni bir anayasa hazırlanmasıdır. 1 Ekim'de toplanacak olan TBMM bu gündemle yoğun olarak meşgul olacaktır. Yeni anayasa hazırlanmasının önemi sadece yeniliği değil, halkın...

Seçim sonrası Türkiye’sini bekleyen en önemli gündem yeni bir anayasa hazırlanmasıdır.
1 Ekim’de toplanacak olan TBMM bu gündemle yoğun olarak meşgul olacaktır.
Yeni anayasa hazırlanmasının önemi sadece yeniliği değil, halkın seçtiği sivil temsilciler tarafından ilk defa tam bir Anayasa hazırlanması ihtimalidir.
Bütün ilgili tarafların azami müşterek sağlayarak yapacakları sivil anayasa gerçek manada sivil demokratik hukuk devletinin tesisine vesile olacaktır. Gerçek bir demokratik hukuk devleti, Türk milletinin kalkınması ve gelişmesinin önündeki engelleri kaldıracağı gibi, değişik kesimler arasında güven, huzur ve barışın tesisine de sebep olacaktır.
Toplumdaki değişik katmanlar, farklı dini ve siyasi kesimler, ayrı ırk ve kavimler, biri birlerini yok saymayacak, hassasiyetlerine saygı gösterecekler, hatta iyi bir eğitim projesi sonucunda benimsemedikleri fikir sahibi insanların bile temel hak ve özgürlüklerinin garantisi olacaklardır. Sonucunda her ferdin özgürlüklerinin tadına vardığı bir ülke olabilme şansı yakalanacaktır.
Seçimlerde tüm partilerin yeni bir anayasa yapılması gerektiğine vurgu yaptığı hepimizce bilinmektedir.
Ancak bütün partilerin yeni anayasadan kastettikleri, beklentileri ve ulaşmak istedikleri hedef çok farklıdır. Anayasada yer almasını istedikleri aynı değil, hatta biri birleriyle çelişebilmektedir.
Bu manada BDP ve MHP anayasa yapma konusunda aynı masa etrafında bulunmayı bile kendileri için zül addetmektedirler.
Bu tablodan bir uzlaşı anayasası çıkarma görev ve sorumluluğu en çok Ak Parti’ye düşmektedir.
Ak Parti’nin, partiler arasında uzlaşı sağlama sorumluluğu, içinde Milletimize büyük gelecek inşasını engelleyecek unsurların bulunduğu bir anayasa yapılmasını kabule mecbur etmemelidir.
Mecliste grubu bulunan partiler içinde bir anayasa hazırlama potansiyeline sahip tek parti Adalet ve Kalkınma Partisi’dir. Gerek 2007 seçimleri sonrasında akademisyenlere hazırlatılan taslak, gerekse, 12 Eylül 2010 referandumu öncesi yapılan çalışmalarla AK Parti anayasa hazırlama konusunda bir performans kazanmıştır.
CHP’nin hazırladığı bir anayasa olup, olmadığını bilmiyorum. Ancak, 1961, 1972 ve 1981 Anayasalarının CHP ideolojisi temeline dayandığı, dolayısıyla CHP’nin de bu konuda deneyimi olduğu düşünülebilir!
MHP, yeni bir anayasa yapılması ihtiyacını en az dillendiren parti konumundadır.
BDP, anayasanın bir bütün olarak hazırlanmasından ziyade, ne olduğunu kendilerinin bile açıklayamayacağı bir kısım sloganvari hususların anayasaya girmesini istemektedir. Bu hususların 12 Eylül Darbe Anayasasına bile girmesi onlar için yeterli olacaktır.
Geçen hafta, CHP temsilcisi eski bir hakime hanım, “Ak Parti’nin yeni bir anayasa taslağı hazırladığı, bu taslağı tüm partilere dayatacağını” söyledi.
Anayasa taslağı hazırlamanın bir kusur ve suç olarak sunulmasını anlayamamışken Ak Parti’yi temsilen Ömer Çelik tarafından yapılan açıklama beni daha da hayrete düşürdü.
Sanki suçüstü yakalanmış bir çocuk edasıyla, “Biz Anayasa taslağı hazırlamadık başka çalışmalar yapıyoruz” dedi. Bana göre bu psikoloji CHP temsilcisinin iddiasından daha garip bir durum oluşturdu.
Türk halkının her ikisinden birisinin temsil görevi verdiği bir partinin bir anayasa taslağı hazırlamadan bu çalışmalara başlanması, meclisin açılışına kadar bir taslak hazırlamaması bir marifet değil milletin verdiği vekalete riayet etmemektir.
Bereket herkes Ömer Çelik gibi düşünüp hareket etmiyor. Kaldı ki, böyle bir hazırlığı olmayan partinin anayasa hazırlık görüşmelerini hangi zeminde yürüteceği de belli olamaz.
Taslak hazırlamamak marifet değil, hazırlanacak tasarıda, 70 milyon insanımızı olabildiğince en üst noktada kucaklayacak, en aykırı kişinin dahi bu taslakta bana da yer verilmiş diyebileceği bir çalışma ortaya koymak evladır.
İnşallah yeni Anayasamız, sade anlaşılabilir, kısa, yoruma açık olmayacak şekilde net, insan haklarını esas alan, milletin tarihi köklere dayalı dini, milli, kültürel değerlerini esas alacak şekilde hazırlanır. Devletin idaresini de insan merkezli bir formda tertip eder.