Sokak hayvanlarına yönelik uygulanan toplama ve yok etme girişimleri, sadece ahlaki bir çöküş değil, aynı zamanda yasalara ve medeni bir devlete yakışmayacak büyük bir suçtur. Bugün, merhametimizi bir kenara itip, soğuk kanlılıkla bu vahşeti uygulayanlara, hukukun net ve keskin diliyle cevap verme zamanıdır.
Kanun Ne Der? Vahşetin Adı: Suç
Türkiye Cumhuriyeti’nin yürürlükteki 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve bu kanuna dayanan uluslararası sözleşmeler (özellikle Türkiye'nin de imzaladığı Avrupa Evcil Hayvanları Koruma Sözleşmesi), hayvanların yaşam hakkını güvence altına almıştır.
Kanun çok açık: Hayvanları acımasız ve zalimce öldürmek veya eziyet etmek YASAKTIR. Hayvanları dövmek, işkence yapmak, sakatlamak, aç ve susuz bırakmak SUÇ TEŞKİL EDER.
Belediyeler, Kanun gereği sokak hayvanlarını kısırlaştırmak, aşılamak, rehabilite etmek ve sahiplendirmekle yükümlüdür. Toplama ve katletme, kanuni yükümlülüğün ihlali ve görevi kötüye kullanmadır. Sokaktaki canları toplayıp ölüme terk etmek veya infaz etmek, bu kanun maddelerini ağır şekilde çiğnemektir. Bu eylemleri emreden ve uygulayanlar, sadece vicdansız değil, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında yargılanmayı hak eden suçlular topluluğudur.
Göz Göre Göre Görev İhmali ve Suç Duyurusu
Belediyeler veya ilgili kurumlar, kanunun kendilerine verdiği kısırlaştırma ve rehabilitasyon görevini yerine getirmeyip, en kolay ve barbar yolu seçiyorsa, bu apaçık bir görev ihmali ve kötüye kullanmadır. Hayvanları toplayıp, barınak adı altındaki ölüm kamplarına tıkmak ya da onları yok etmek, sorumluluktan kaçmaktır.
Unutulmamalıdır ki; Kanun, hayvanları öldürme emrini verenleri en az uygulayanlar kadar sorumlu tutar. Bu kararların ardındaki her bir yetkili, bu vahşetten birinci derecede sorumludur ve haklarında yasal yollara başvurulması, suç duyurusunda bulunulması zorunlu bir vatandaşlık görevidir.
Caniler Nasıl Yaratıklar? Hukukun Cevabı Serttir
"Bu insanlar nasıl insanlar?" diye soruyoruz. Hukuk diliyle cevap verelim: Bunlar yasa dışı emir veren ve uygulayan kişilerdir.
Bir devlet, sokakta yaşayan en masum canlısının dahi yaşam hakkını korumakla yükümlüdür. Bir toplum, hayvan katliamına sessiz kalıyorsa, o toplumun yasaları sadece kâğıt üzerinde kalmış demektir. Çağdaş ve medeni bir devlet anlayışında, çözüm; yok etmek değil, yaşatmaktır. Kısırlaştırma, mikroçip zorunluluğu, etkin sahiplendirme kampanyaları ve caydırıcı cezalar... Hukukun emrettiği yol budur. Bu cani zihniyete karşı tek bir çözüm vardır: Hukuku etkinleştirmek! Her canlının yaşam hakkı kutsaldır ve bu hakkı ihlal eden her kim olursa olsun, hak ettiği en ağır cezayı almalıdır. Bu, sadece hayvanlar için değil, insanlık onurumuz ve yasalara olan saygımız için de bir zorunluluktur.