Yaradılışın gizemi

DEĞERLİ okurlar. Bugün de, beyin jimnastiği yapma adına, biraz felsefe yapmaya çalışalım. Sakın ola ki, bu yaklaşımımızı ukalalık olarak değerlendirmeyin. Öğrenmenin, hayatı sorgulamanın yaşı yok. Biz de, okurlarla belli konuları medeni...

DEĞERLİ

okurlar.

Bugün de, beyin jimnastiği yapma adına, biraz felsefe yapmaya çalışalım.

Sakın ola ki, bu yaklaşımımızı ukalalık olarak değerlendirmeyin.

Öğrenmenin, hayatı sorgulamanın yaşı yok.

Biz de, okurlarla belli konuları medeni şekilde tartışmak, fikir alışverişinde bulunmak, özellikle de, genç kuşağın dünyaya bakış açısını öğrenmek ve de onlardan yararlanmak için, böyle bir konuyu ele alıyoruz.

Hayatı sorgulamak kadar güzel ve de gerçekçi ne olabilir?

İnsanoğlu oluşumundan bu yana, gelişmiş beyniyle, her şeyi sorgulayarak, bugünkü noktaya geldi.

Eğer insanoğlu, evrende olup bitenleri sorgulamamış olsaydı, diğer canlılar gibi, doğanın (Yaradan’ın) kendisine verdiği olanaklarla yetinir, doğadaki diğer canlılarla hayatta kalmak için yaşam mücadelesi vermekle uğraşıp dururdu.

Aslında virüsler de canlı olduğuna göre, bugün de, insanoğluna musallat olup, ölümümüze neden olan zararlı mikropların ortaya koydukları salgın hastalıklarla savaşıp duruyoruz.

Evrende kendisini önemseyen tek canlı insan.

İnsanoğlu, ilk oluşumundan bugüne kadar, yaradılışın gizemini çözmeye odaklanmış.

Evrendeki bilinmezlerin gizemini çözmek, bugün için imkansız gibi!

Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla, evrendeki tüm canlı ve cansız varlıklar, öylesine bir düzen, öylesine bir uyum içinde ki, temel yapı taşının ve mimari estetiğin kusursuzluğu karşısında, insan şaşırıp kalıyor.

Evrenin ulaşılmaz büyüklüğünde Samanyolu küçücük milyarlarca galaksiden sadece birisi.

Samanyolu içinde minnacık bir Güneş sistemi, Güneş sistemi içinde ufacık bir dünya ve dünyada da, bizim hangi boyutlarda olduğumuzu bir düşünün.

Fazla uzağa gitmeden, sadece insan anatomisini incelediğinizde bile, bir canlının bedeninin bile evrensel bir düzen ve de büyüklükte olduğunu görürsünüz.

Bu büyüklük, tabii ki o insanın bünyesinde yaşayan bakterilere yani canlılara göre değerlendirilmeli!

Böylesine mükemmel bir yapının mimarının, yani Yaradan’ın olmaması mümkün mü?

Dolayısıyla, adına ne derseniz deyin, neye benzetmeye çalışırsanız çalışın Yaradan var demektir.

Yaşama bu açıdan baktığımızda, ateizmden uzaklaşıp, deizme çok daha yakın durmak mümkün.

– DEVAM EDECEK -