Yanan sadece ormanlar olmadı ​

ALAYAMIZDA perşembe akşamı Aliefendi Mahallesi'nde başlayan yangın, kısa sürede çevreye yayılarak büyük bir felaketin eşiğine gelmemize neden oldu.

Çevre illerden gelen itfaiye araçları, Büyükşehir Belediyesi ekipleriyle birlikte büyük bir gayretle yangınla mücadele etti.

​Olayın yaşandığı bölgede, Antalya Valisi, AK Parti ve CHP milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili, Alanya Kaymakamı, Alanya Belediye Başkanımız ve başkan yardımcıları ile siyasi partilerin ilçe yönetimleri de hazır bulundu.

Kargıcak'ta Osman Başkan'la, Aliefendi'de ise CHP Antalya Milletvekili Aykut Kaya ile görüşme fırsatı buldum.

​Belediye Başkanımız Osman Tarık Özçelik, can kaybı olmamasını vurgulayarak, yangından zarar gören vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti ve yaraların sarılacağı sözünü verdi.

Aliefendi'ye gittiğimde, başkan danışmanı Nazmi Zavlak'ın uykusuzluktan gözlerinin şiştiğini gördüm. Muhtarlar Derneği Başkanı ve Aliefendi Muhtarı Rüştü Vural'ın da gece boyunca hiç uyumadığını öğrendim. Bölge halkı büyük bir korku ve endişe içinde hem yangınla mücadele etti hem de yangının nasıl çıktığına dair sorulara cevap aradı.

​Yangının çıkış sebebiyle ilgili iki ihtimal gündemde: Elektrik hatları veya bahçe temizliği yapan birinin attığı atıkları yakması. Ancak bir ihmal olduğu muhakkak. Çünkü hiçbir ağaç kendini yakmaz. Orman, kendine zarar verecek kadar düşüncesiz değil. Yol kenarlarından ormana atılmış olan cam şişelerdeki içeceği kızılçamın içmediğine bahse girerim.

Plastik atıkların, çöplerin kendi evlerine atılmasına orman kanunu izin vermez. Orman kanununu bozan, ormanın dışındaki yaşamdır.

​Yanan Sadece Odun ve Yapraklar Değildi

​Çok büyük bir alan zarar gördü ve yeniden yeşermesi onlarca yıl alacak. Onlarca helikopterin, uçağın günlerce çalışması, itfaiye araçları, arazözler ve yüzlerce personelin emeği sadece bir ihmalden dolayı.

Vatandaşların yaşadığı panik ve gördükleri zarar ise başka bir dert. Elbette bu ilk değil ve ne yazık ki son da olmayacak.

​Yangının sebebi her ne olursa olsun, o sebebin altında bir insan ihmali olduğu su götürmez bir gerçek. İnsanı eğitmeden ne yaparsak yapalım, bu rutini yine yaşayacağız.

Ormanı angarya gören, çöplük gibi gören, kendi vatan toprağından saymayıp ona hunharca davrananlara sözüm. Yediğini içtiğini, kendisini misafir olarak ağırlayan toprak ananın kucağına atan insanları eğitmek lazım.

​Yangın belki başka bir sebepten çıktı, bunu henüz bilmiyoruz ama gökyüzüne uzanan o canım yeşilliklerin dibindeki manzara başka bir yangına davetiye çıkarıyor.

​Bir daha yaşanmaması dileği işe yarar mı bilmiyorum ama lütfen çevremize, doğamıza, denizimize, sokağımıza, evimizin çöp kutusu gibi bakmaktan vazgeçelim.

​Geçmiş olsun ve dilerim tekrarı olmasın.

Esen kalın...