Yalakalık (2)

İdeolojik yanı olmayan, medya patronları ve de bazı yazar çizerler olaya ticari açıdan da bakabilirler. Bir ürünü piyasaya sürmeden önce, hangi kesime pazarlayacaklarının hesabını yaparlar. Medyada yer alan kalemlerin önemli bir bölümü,...

İdeolojik yanı olmayan, medya patronları ve de bazı yazar çizerler olaya ticari açıdan da bakabilirler.
Bir ürünü piyasaya sürmeden önce, hangi kesime pazarlayacaklarının hesabını yaparlar.
Medyada yer alan kalemlerin önemli bir bölümü, kendi dünya görüşü doğrultusunda bir çizgide yerini alır ve bu çizgisine göre de medya patronları bunları istihdam eder.
Kimi yazar ve çizerler, siyasi yapıları olabildiğince objektif bir biçimde ele alıp değerlendirmeye çalışırken, kimileri de iktidar ağzıyla kuş tutsa onu eleştirirken, bazıları da, iktidar olmadık saçmalıklara imza atsa da körü körüne iktidarı savunur.
Ama olaya reyting açısından bakarsanız, iktidara yakın durmanın getirisinden, muhalefete yakın durmanın getirisi genelde fazla olur.
Medyanın önemli bir bölümüne bakın.
Ya iktidarın karşıtıdır ya da yandaşı.
Muhalefetteki tek bir partinin yalakalığına soyunmanın fazla getirisi olmayacağı için, sadece iktidara vurarak muhalefette yer alan bütün partilerin yalakalığını yaparak, ilgi odağı olabilirsiniz.
Türkiye’de bunu her dönemde, en başarılı bir biçimde yerine getiren gazeteci, Emin Çölaşan’dır.
Baksanıza yılların Gazetesi Cumhuriyet’i, Sözcü gazetesiyle tirajda solladı.
Burada şu ayrıntı çok önemli.
İktidarda tek partinin bulunmasındaki muhalefet anlayışıyla, koalisyon dönemlerindeki muhalefet anlayışı çok farklı olmakta.
Tek parti iktidarlarına dönük eleştiri yapmanın getirisi oldukça yüksek.
Zira muhalefetteki partilerin taraftar sayısı fazla.
İşte bu yüzdendir ki, medya reyting anlamında bir pazara yöneldiğinde, sadece iktidara vurmakla yetinerek karşıtlarının desteğini alır.
Bugün medyanın önemli bir bölümü sadece AK Parti’ye vururken, muhalefetteki CHP, MHP ve BDP’ye dönük fazla övgüde de bulunmadıkları halde, bu partilerin yandaşlarınca baş tacı edilebilmekteler.
Bu da gösteriyor ki bu üç partinin yandaşları, partileri övülmese bile, iktidarın eleştirilmesi onları mutlu edebiliyor!
Demek ki, ne kadar iktidarın yalakaları varsa pazar anlamında konuyu ele alırsak, en az onlar kadar muhalefetin yalakaları da var demektir.
Koalisyonlar dönemi ülkeye ve ülke insanına her anlamda büyük zararlar verirken, ülke ekonomisi iflasın eşiğine gelmişken, toplumsal tepki olmaz, iktidara dönük ses çıkmazdı.
Toplum bu gidişata neden tepki göstermezdi?
Çünkü yandaşı olduğu partinin de bu iktidarın bir parçası olması nedeniyle gidişatı sadece seyrederdi.
Ama bu ülkede bir parti tek başına iktidar olduğunda, ne kadar başarılı olursa olsun muhalefet partileri ve de yandaşları, iktidarı alaşağı etmek için elinden gelen her tür rezilliği sergilemekten hiçbir zaman geri durmamıştır.
Geçmişte rahmetli Özal’lı ANAP’a şimdi de AK Parti’ye aynı şey yapılmakta.
Demek ki bu anlayışta, ülke ve ülke sevgisinden çok, ideolojik tercihlerle parti çıkarları öne geçiyor!
Yazılı, görsel, sosyal medya ile Facebook ve Twitter’deki yayınlara bakın, iktidara yalakalık yapanlar mı yoksa muhalefete yalakalık yapmak için iktidara vuranların sayısı mı daha fazla.
Twitter’de ve Facebook’da iktidarı savunanların sayısı parmakla gösterilecek kadar azken, iktidara vuranların sayısı sürekli tavan yapıyor.