Wanted

Tarihi Amerikan filmlerinde kanun kaçaklarının bulunması için değişik yerlere asılan siyah-beyaz ilanların başında 'WANTED”, altta da aranan kişi veya kişilerin kara kalem resimleri ve başlarına koyulan ödül miktarları hepimizin adeta...

Tarihi Amerikan filmlerinde kanun kaçaklarının bulunması için değişik yerlere asılan siyah-beyaz ilanların başında “WANTED”, altta da aranan kişi veya kişilerin kara kalem resimleri ve başlarına koyulan ödül miktarları hepimizin adeta ezberlediği bölümlerdir. Tabii ki, aranan kişilerin arkadaşları dahil vaat edilen ödülleri elde etmek için, kamu görevlileri dışında ortaya çıkan ve icra-i faaliyet eden bir kısım ödül avcıları da.
Bazı değişiklikler olsa da bugün hala Amerikan idaresince aynı usulle ulusal ve uluslar arası bazda ödül vadiyle suçlu veya hedef seçilen kişiler aranmaktadır. Bilindiği gibi en son ödülle arananlar listesine Saddam Hüseyin ve Usame Bin Ladin’i ekleyebiliriz.
Güncel olarak gazete ve televizyonların dış haberlerine düşen “Kaddafi’yi bulan veya öldürüp getirenlere vaat edilen birmilyonsekizyüzmilyon dolar” herkesin malumu.
Esasen ödüllü veya ödülsüz ilanla arama tarihte veya bugün Dünya’nın her tarafında geçerli bir usul. Halen örgütün çözülmesine veya önemli olayların aydınlatılmasına yardım eden suç örgütü üyelerinin ceza indirimine tabi tutulması ve Devlet korumasına alınması Ülkemizde de hukuk kurallarına bağlanmıştır. Seyrek de olsa bu yolla bazı suçluların yakalanması ve olayların çözümü mümkün olmaktadır.
Birinci Dünya savaşı yıllarında, bir şekilde savaştan kaçanların yakalanması için benzer usul uygulanmıştı. Asker kaçaklarının yakalanması için, ihbar eden ve yakalatan kaçaklar affedilmekteydi. Bu yolla çok sayıda kaçak yakalanmış ve idam cezasına çarptırılmıştı. İstiklal Harbi için çok sayıda askere ihtiyaç duyulduğundan Ali İhsan Paşa’nın girişimiyle cezaların infazı kaldırılarak bu kişiler cepheye sevkedilmiş, böylece hem suçluluktan kurtulmuşlar, hem de savaşa önemli katkıda bulunarak memlekete hizmet etmişlerdir.
Osmanlı'da PKK benzeri terör ve isyan hareketleri yaygınlaşıp baş edilmesi zor hale gelince, elebaşı bir şekilde elde edilerek devlet görevlisi haline getirilmekte ve o isyan hareketine karşı kullanılmaktaydı. Böyle kişilerden paşa haline getirilip, mücadele edilen kalkışma hareketiyle mücedelenin başına geçirildiği vakidir. Bu yolla başarılı operasyonlar gerçekleşmiştir.
Bugünkü ayrılıkçı isyana karşı aynı usul mümkün değildir. Parçalı yönetim sistemimiz, gelinen noktada halkın buna hazır olmaması ve başka bir çok nedenle, Apo veya diğer PKK liderlerinin devlet görevlisi yapılıp verilen mücadeleye dahil edilmesi mümkün değildir.
Gerçi, istihbarat teşkilatı ve diğer görevlilerce gizli olarak Apo'yla yapılan görüşmeler ve ondan istifade etme çalışmaları bu kapsamdaki çalışmalar olarak nitelenebilir. Yine itirafçıların çeşitli operasyonlarda kullanıldığı, bazen de devlet içi çetelerce özel amaçlarına hizmet ettirildiği yazılıp çizilmektedir. Ergenekon klasörlerinde ciltler dolusu belgelere konu olmaktadır.
Terörle mücadele ve ayrılıkçı PKK isyanına karşı yürütülen askeri faaliyetler, istihbarat çalışmaları, emniyet birimleri tarafından yapılan çalışmalar ve orada hayatın normalleşememesi nedeniyle uğranılan maddi kaybın maliyeti yıllık on milyar doların üzerindedir.
Diğer taraftan insan hayatı bir tarafa, insanın bir tırnağı bile hiçbir maddi karşılıkla yerine koyulamaz. Bu yolda harcanan paralar, insanımızı ve vücut bütünlüğünü korumak için yapılacak tüm harcamalar fazla görülemez.
PKK terör örgütünün kullandığı tüm militanlar, detaylı kimlik kayıtlarıyla Devletin arşivinde mevcuttur.
Bu militanların kimlikleri ve resimlerini içeren kitaplar bastırılarak ulaşılabilecek heryere koyulması, bu teröristleri yakalatanlara “yüzbin lira (elebaşılar için daha büyük olabilir)” ödül vadedilmesi, militanların, diğer teröristi yakalatması halinde bu ödülün yarısı ile birlikte affa tabi tutulması, acaba teröristlerin yakalanmasını hızlandırır mı?
Kuzey Irak'ta bulunan peşmergeler de dahil bir çok aktörün bu yönde gayret göstereceğine inanıyorum. Örgüt içinden insanların buna olumlu karşılık verecekleri ve birbirine düşeceklerini düşünüyorum.
Böyle bir çalışmanın maliyetinin 2-3 milyar doları aşmayacağı açıktır. Bu meblağ da yıllık kaybımızın yüzde 20’sidir.
Tabii ki bu uygulama 6 ayla, en çok 1 yılla sınırlanmalıdır. Hukuki çerçevesi doğru koyulmalı, denetim mekanizması iyi oturtulmalıdır.
Son günlerdeki, sık ve yoğun şehit vakaları üzerine bu sıkıntının çözümü konusunda kararlı tutum ortaya koyan hükümete bir öneri de ben sunayım dedim.
Bilmem siz ne dersiniz?
Tabii ki eskimeyen dostum "AMAT BİLİR" bu işe ne der acaba?