Uysal abinin ardından

TANIŞTIĞIMIZ aylardaydı; kendisine bir topluluk içinde adıyla hitap ettiğimde çok şaşırmış, herkesin bunu bilmediğini söylemişti. O, Alanya ve hatta içinde bulunduğu DSİ camiası içinde 'Uysal” olarak anılıyordu ve sanki, nüfustaki...

TANIŞTIĞIMIZ

aylardaydı; kendisine bir topluluk içinde adıyla hitap ettiğimde çok şaşırmış, herkesin bunu bilmediğini söylemişti. O, Alanya ve hatta içinde bulunduğu DSİ camiası içinde “Uysal” olarak anılıyordu ve sanki, nüfustaki adı Ali İhsan takma olanıydı.

Anıldığı gibi, uysal görünümlü ama işinde çok bilgili, titiz ve disiplinli bir idareciydi. Geleneksel bir tarım beldesi olan Alanya’nın, tarım sulama sisteminin yönetiminden sorumluydu. Yani bir Alanya yerlisi olarak devletin en önemli hizmet organının başındaydı.

Devrindeki ve şimdiki idarecilerden farkı, çok demokrat bir insan olmasıydı. Bu özelliğini hem arkadaş hem de iş çevresinde yansıttı. Belki kişiliği, belki de hizmetteki kusursuzluğu ile DSİ Genel Müdürlüğü’nün de gözdesiydi. Aynı masada göreve başlayıp orada emekli olan Türkiye’deki tek devlet memuru oldu.

DSİ eskiden(!) Türkiye’nin gelişmesi için yaşamsal önemi olan, devletin göz bebeği bir teşkilattı. Ali İhsan Birer, örgütünün saygınlığını şehrinde de sürdürdü. İyi insan ilişkileriyle çok sorun çözdü, kırsal yaşayanına görevi dışında yardımlarda bulundu.

Devlet memurlarının, ceberut bir düşüncenin ürünü olan, şehir yaşamında rol oynayan sivil toplum kuruluşlarında ve derneklerde yer almama tabusunu yıkmıştı. Bu anlamda çok modern bir anlayışa sahipti. Hiç çekinmeden inandığı ilkeleri savundu.

Ali İhsan Birer muzipliği ve şaka komploculuğu yönüyle iyi bilinirdi. Kendine özgü bir şaka anlayışıyla, sanki gerçekmiş gibi karşısındakileri zor durumda bırakacak öyküler anlatırdı. Buna koşut olarak zeki insanlardan hoşlandığını her fırsatta belli ederdi.

Benim için Birer’in en önemli yönü bir “yerli şehirli!” olmasıydı. Yani şehrin içinde, mahallelerde büyümüş bir kentli idi. Popüler olma ve kasabalıya şirin görünme adına yerel ölçekte davranmadı. Aksine, bir kentli gibi uygar ve modern yaşadı. Şehirdeki hiçbir güç odaklarına prim vermedi.

Alanya’nın değişim geçirdiği, şehrin kasabalılıktan sıyrılmaya başladığı 1980’li yıllarda şehrin dışarıya karşı tanıtım yüzü oldu. Kasabaya gelen konukları etkiledi.

Bu yönüyle yani hem kırsalı hem de kenti bilmesiyle, şehrin bir dönem sosyal sınıflar ya da siyasi düşünce guruplarının arabulucusu oldu. Onun devrinde, başında bulunduğu genel müdürlük bir siyasi rejimin organı gibi çalışmadığı için, kendisini ona bağımlı hissetmedi, yüz sürmedi.

DSİ Alanya İşletme Başmühendisliğinin, onun emekliliğinden sonra Manavgat şubesine bağlanması onun ve Alanya’nın yazgısı gibiydi. DSİ binası artık tamamen Dim Barajı Kontrol Başmühendisliğine devredilmişti. Bu uygulama sanki Alanya’da tarımın bitip onun yerini inşaatın aldığının bir göstergesiydi.

Tarım sulaması işi ise son yıllarında özel bir idareye veriliyor, evrensel bir hak olan suyun kullanımı, köylü üstünden gelir elde etme aracına dönüşüyordu

Ali İhsan Birer iyi yaşadı, yaşattı. Ardından çok sayıda sevenini, ağlayanını bıraktı. İki parmağının ucundaki vazgeçilmeziyle yaptığı esprileriyle yanındakileri kahkahalara boğarken, normalde yükselmeyen ses tonu, neşeli bir ortamda söylediği Türk sanat müziğiyle doruğa ulaştı.

İyiler, yok olan Türkiye değerleri gibi “Birer Birer” gidiyorlar. Bize de yalnızca onları tarihe not düşürebilmek görevi kalıyor. Işıklar içinde uyusun…