Yerel rehber Fatih: “Vardar Nehri Üsküp şehrini ikiye ayırmaktadır. Vardar Nehri üzerinde eski ve yeni iki şehri bağlayan Taş Köprü tarihi ihtişamıyla hizmet vermektedir. İşte eski şehir ve karşıda da gördüğünüz gibi yeni şehir yer almaktadır. Zaten buradan görüyoruz. Bu tarafta pek fazla tarihi eser bulunmuyor. Hepsi buralarda görmüş olduğumuz binalardır. Yugoslavya döneminden ve 2009’dan sonra inşa edilmiştir. Orası da Makedonya Meydanı olarak yer almaktadır. Orada tam meydanın ortasında atı şaha kalkmış bir diğer heykel görüyorsunuz. En büyük heykel Büyük İskender heykelidir. Burada da babası 2. Philip duruyor...”
Vardar Nehri üzerindeki Taş Köprü iki ayağıyla iki yakadaki meydanı birleştirmekteydi. Her iki meydanda da anıtlar, heykeller vardı. En büyük heykel Büyük İskender'di. Yerel rehber Fatih bey anlatmayı sürdürmüştü: “İşte bu heykellere Yunanistan karşı çıkmıştır. 2016’ya kadar, o zamanki başbakanımız tüm buradaki heykellere, müzelere, binalara yaklaşık 500 milyon Avro harcamıştır. Avrupa Birliği fonlarından da yaralanmıştır. Ve demiştim ya demin orada tarihi eserleri restore edecekti. Fakat buradaki tarihi eserler restore edilmeden tüm harcamaları burada yapmıştı. Şu anda o başbakanımız kaçak olarak Macaristan’da bulunuyor değerli misafirler.
Taş köprü bir zamanlar tarihçiler arasında tartışmalı bir köprüydü. Makedon tarihçilere bu köprü Jüstinianus döneminde inşa edildi diye iddia ediyorlardı. Türk tarihçileri asla kabul etmediler. Çünkü bu köprü aslında 2. Murat Hüdavendigar tarafından başlatılıp, Fatih Sultan Mehmet tarafından bitirilen bir köprü olarak bilinmektedir. Fakat sonradan kabul ettiler. Burada kitabe yer almaktadır. Köprünün ortasında mihrap da görüyorsunuz. Yani namazgah! Yönü kıbleye dönüktür. Ama sadece kıbleye değil, Osmanlı askerlerinin nöbet tuttuğu yer olarak da biliniyordu. Sefere çıkan askerler, vatandaşlar, tüccarlar geriye döndüklerinde burada askerin kontrolünden geçip şehre giriyorlardı.
Son olarak orada bir heykel görüyorsunuz. Bir de buradan karşısındaki pala bıyıklı amcamız, buradan baktığımızda sanki Türk’e benzemektedir. İşte kendisi edebiyatçıdır, şairdir. İsmi Georgia Pulevski’dir. Türklere karşı bayağı aşağılayıcı şiirleri vardır. “Peter Karpoş” da Makedonya'nın en büyük kahramanıdır. 1600’lerde doğmuştur. Ve kendisi şu atın üzerinde, Karpoş (isyancıdır) dediğimiz vakit 1689’dan sonra, Osmanlı’nın 2. Viyana kuşatmasından sonra buraya Avusturya generali Enea Silvio Piccolomini gelmiş ve Karpoş’la beraber tüm Üsküp’ü işgal edip, tüm Üsküp’ü yakmışlardır. Artık nasıl bir kin, nasıl bir nefretse ve Üsküp 1689’da yakıldığında tüm Osmanlı ve Bizans tarihi eserleri hasar görmüş, yok olmuştur.
Neden hasta diyorum. O zaman Osmanlı ordusu merkez manastır şehrindeydi. Manastır şehri dediğimizde işte Mustafa Kemal’in askeri idari binası orada yer almaktadır. Oradan buraya gelmek bir hafta sürmüş, bir hafta sonra isyancı Karpoş’u yakalayıp Taşköprü ortasında asmışlardır. Evet! Değerli misafirler! Üsküp’ü görmüş olduk. Eski şehri görmüş olduk. Yeni şehir zaten bu tarafta. Heykeller de her tarafta. Çoğu heykele Yunanistan, Bulgaristan karşı çıkmaktadır. Bütün heykellerin tarihi değeri yoktur. Dediğim gibi bunlarda AVM (Alışveriş merkezi) bulunmaktadır. Büyük AVM’ler yeni şehir tarafındadır. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim...” diyerek Fatih bey, şehri farklı yönleriyle çok güzel anlatmış, bizleri aydınlatmıştı. Kendilerine teşekkür eder, sağlıklı bir ömür dilerim. Ertesi sabah Kosova'ya...