Umut ve sabır

​ ALANYA’DA esnafa selam verip hal hatır sorduğumda genellikle "Ne işi, iş mi kaldı?" cevabını alıyorum. Bu cümle, içinde bulunduğumuz ekonomik durumun somut bir yansıması. Moral ve motivasyon elbette çok önemli ama bir yere kaygı ve umutsuzluk hakimse, bu duygular ister istemez insanların yüzlerine, davranışlarına yansıyor. Son günlerin moda deyimiyle, o "Olumlu elektriği" alamamak herkesin moralini bozuyor.

​Ancak yine de umutlu olmak ve gelecekle ilgili güzel hayaller kurmak lazım. Hayat devam ediyor ve bu yıl işler yolunda gitmemiş olsa bile, belki de bir sonraki yıl piyasa çok iyi olacak ve bu yılın kayıpları karşılanacak.

​Çok sevdiğim bir sözden hareketle, “Kış dese ki bahar benim bağrımda, kim inanırdı ona?” Evet, olumsuzlukların bağrında olumlu gelişmeler saklı olabilir. Kışın en çetin günlerinde bile toprağın altında sessizce bekleyen tohumlar gibi, zor zamanlar da geleceğin müjdecisi olabilir.

​Unutmamalıyız ki, zor zamanlar kalıcı değildir. Önemli olan, bu dönemi nasıl geçirdiğimiz ve geleceğe nasıl hazırlandığımızdır. Elbette kolay değil, bu durumu küçümsemiyorum. Ancak unutmayalım ki, umutsuzluk bize hiçbir şey kazandırmaz. Aksine, enerjimizi tüketir ve bizi daha da dibe çeker.

​Eğer bu dönemde bir düşüş yaşıyorsak, bunu bir durup düşünme fırsatı olarak görmeliyiz. Belki de bu, eski alışkanlıklarımızı, iş yapış şekillerimizi sorgulamamız için bir işarettir. Belki de yeni yollar, yeni çözümler bulma zamanıdır.

​Kısacası, umut ve sabır, fırtınalı denizlerde yönümüzü bulmamıza yardımcı olacak iki pusula. Bu dönemde birbirimize destek olmak, moral vermek ve en önemlisi inanmak zorundayız. Çünkü bu zor günlerin ardından gelecek aydınlık yarınlar, ancak umutla beslenmiş kalplerde yeşerebilir.

Ne dersiniz, biraz daha umutlu olmaya hazır mıyız?

Esen kalın...