MERHABA
dostlar, yine biraz cesaret içeren bir köşe ile birlikteyiz.
Neden cesaret derseniz, ülkemizin içinde bulunduğu seviyesi düşük, kutuplaştırıcı ve ayrımcılığa prim tanınan bu ortamda halen ortak noktalarımızdan bahsetmenin cesaret verici olduğunu kabul edersiniz.
Bir kere daha başlıktan falsolu.
Sen tut, onyıllar boyunca kavga eden kişilerin inandığı ideolojileri al harmanla başlık yap. Olacak iş mi?
Şimdiden duyar gibiyim “Ülkünün solu mu olurmuş” “Solcular ile ülkücüler aynı mı olurmuş” diyecek olanları.
“Ben atadan öğrendim, elimi kessen solculara oy vermem” diyen kalıplaşmış düşünceler varken, bir o kadar da zıt düşünceye sahip olan varken, elbette “Senin yaşın kadar kavga ettik biz, nereden uyduruyorsun bunları?” demeyecekler midir?
Diyeceklerdir elbette.
Ancak doğru bildiğimizi söylememiz, inandığımız ve ortak noktalarımızı ortaya koymamızın zamanı gelmiştir.
Sorumuz şudur “Solcular ile ülkücüler bir araya gelemeyecek kadar ayrışmış mıdır? Bu işin bir olur yolu yok mudur?”
Diyebilirim ki, bir solcu ile ülkücü, sıradan iki insan kadar birbirine benzer, her farklı insan gibi de diğerinden farklılık gösterir.
Bunu ileri boyuta taşıyıp farklılığı büyütmeye gerek yoktur.
Eğer farklılığı büyütmek istiyorsanız, ben de bu yazıda ortak noktaları büyütmeye kararlıyım.
Artık anlaşılmalıdır ki, politika yapmanın ortak yaşamı savunmanın tek yolu insanımızı bütünüyle anlamak, kutuplaştırıcı söylemlerden tamamıyla uzak durmaktır.
O zaman haydi başlayalım.
Öncelikle şunu açıklamalıyız.
Solcular ile ülkücüler arasındaki ortak noktalar, ancak “gerçek solcu” ve “gerçek ülkücü”ler için geçerlidir.
Yoksa solculuğu sadece Deniz Gezmiş, Che Guevara gibi isimler üzerinden, araştırmadan okumadan, yüzeysel yaşayan kişiler üzerinden değerlendirmemek gerekir.
Aynı şekilde ülkücülüğü de, “Şuraya gireyim de arkadaş edineyim” şeklinde değil, bir inanç ve yaşam meselesi haline getirmiş kişiler olarak anlamak gerekir.
Günü geçirmek amacıyla ideolojinin kıyısında gezenlerin o idelojiyi temsil etmediğini unutmamak gerekir.
İşte, ideolojisine sıkı sıkıya bağlı solcular ile ülkücüler arasında birçok ortak nokta vardır.
1. Türkçe’ye sahip çıkarlar. Solcular için bir anadil olarak Türkçe önemli bir kültürel zenginliktir ve mutlaka emperyalist akımlara karşı korunmalı ve geliştirilmelidir. Aynı şekilde ülkücüler için Türkçe önemli bir milli benliktir. Dikkat ederseniz her iki tarafın da kelimelerini özenle seçtiğini görürsünüz.
2. Dostluk önceliklidir. İster yoldaş veya ülküdaş, ister önder ya da reis olsun, hiyerarşiyi nasıl tanımlarsanız tanımlayın dostluk her şeyden önce gelir. Arkadaşlık yoksa siyaset de ideoloji de yoktur. Zaten gerçek dostluk, haksız olduğu zaman gibi arkadaşını korumayı, ancak bunu yaparken haklı tarafı da üzmemeyi gerektirir.
3. Daima bir eylem vardır. Sadece okumak ve öğrenmek yetmez. Gerek solcular ve gerek ülkücüler daha iyi olduklarına inandıkları dünya için sürekli hareket halindedir. Köylere giderler, konuşurlar, anlatırlar, geniş çaplı mitingler yaparlar. Hareket, tüm inancın temelidir.
4. Kişisel çıkar gözetilmez. Parasına para katan solcu ve ülkücü pek göremezsiniz. Hep emeğiyle, alın teriyle elde etmiştir ne varsa, hele ki biraz daha kazancı bolsa, idealleri doğrultusunda harcar elindekini. Varlıkta gözü yoktur. Yaşanabilir bir dünya onun için en değerli hazinedir.
Yani söylenmelidir ki, belli ve ortak bir amaç için farklı yollardan yürüyüş söz konusudur.
Farklı yollardan yürüyoruz diye, bir gün aynı sonuca çıkacağımızı, aynı yaşanabilir dünyada birlikte mutlu olacağımızı unutmamak gerek.
Birlikte olmanın gücünü birlikte yaşamalı, asıl inandığı değerler için çaba göstermeyeni, cebini doldurmaya çalışanı, başkasının kuyusunu kazanları dışlamalıyız.
Hepinize saygılar sunuyorum.