Ülkemizin yaşadığı krizlerin nedeni bu ucube siyasettir

Yurt dışından yeni dönen bürokrat; göreviyle ilgili temasları sırasında, Danimarkalı bir meslektaşının kendisine;
“... Siz Türkiyelileri anlamakta çok zorlanıyoruz... Dünyanın en güzel coğrafyalarından birinin üzerindesiniz...
O coğrafyaya, o topraklara sahip bir devlet, bugün, dünyanın en güçlü devletlerinde biri olmalıydı...
Oysa siz, hâlâ ayaklarınızın üzerinde duramıyorsunuz...” dediğini anlatır ve “Nutkum tutuldu... Verecek yanıt bulamadım... Yanıt verip, pot kırmaktansa susmayı yeğledim... Ama çok bozuldum...” der...
… …
“Bozulmaya da kızmaya da hiç ama hiç hakkımız yok...
Adam doğru söylemiş...

* * *
Ne acı…
Bizim dışımızda, herkes bu gerçeğin ayırdında...
Ama her ne hikmetse, sadece biz, ayırdına varamıyoruz...
Unumuz var, şekerimiz var, yağımız da var... Ama biz, bir türlü helva yapmasını beceremiyoruz...
Krizler krizleri; devalüasyonlar devalüasyonları izliyor...
Tam doğrulur gibi olurken, yine kıç üstü oturuyoruz...

* * *
Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın. Bu ülkenin çok iyi liderlere gereksinimi var...
Bu ülkenin; her türlü saplantıdan arınmış, hayatını kendisine, ailesine ve yakınlarına değil ülkesine adamış, genç, dinamik, ileri görüşlü lidere (liderlere) gereksinimi var...
Atatürk’ün ölümünden sonra, O’nun boşluğunu dolduracak bir liderimiz olmadı...
Rahmetliden sonra gelen liderciklerin (istisnasız) tümü; hem kendilerini, hem de bu ülkeyi; kendi yarattıkları siyaset(!) ucubesinin içinde heba ettiler...
Siyasi çıkarlar uğruna; başta din faktörü olmak üzere her şey kullanıldı, her şey siyasete bulaştırıldı, halkı afyonlama adına ne gerekirse o yapıldı... Siyasetin girmediği yer kalmadı...
Neticede siyaset; siyaset olmaktan çıkarılıp, işte böyle bir ucube hale dönüştürüldü....

* * *
Bu ülkenin en önemli sorunu; bize reva görülen, bu ucube siyasettir... Yani bu ülkede; siyaset de sorundur, siyaset yapmak da...
Türkiye’nin siyasi sorunları çözüme kavuşturulmadan, hiçbir sorunumuzun çözülmesi mümkün değildir...
Neye dokunsak, neyi ellesek elimizde kalıyor.
Ayar diye bir şey kalmadı.
Ülkenin tüm fabrika ayarları bozuldu.
Varsa yoksa din.
Ülkenin dört bir yanını, üretime hiçbir katkıları olmayan (kendileri hiçbir şey üretmedikleri gibi) üretenlerin de zihnini bulandırıp, kendileri gibi yapan tarikatlar, cemaatler sardı.
Yani?...
Yanisi şu...
Ülkenin düzlüğe çıkması için; öncelikle ve öncelikle, “Siyasi Partiler” ve “Seçim Yasası” değiştirilip, çağdaş hale getirilmeli ve siyaset; ‘liderler sultasından’ bir an önce kurtarılmalıdır...
… …
Pekiiii... Böyle bir şey gerçekleşebilir mi?... (Gerçekleştirilebilir mi?...)
İşte bu konuda biraz endişeliyim...
Seçmenin kültürü, bu kültür; eğitim düzeyi, bu düzey olduğu sürece ve bu seçmen; kendi çıkarını, ülke çıkarının üzerinde tuttuğu sürece; bu ülke, dedemiz yaşındaki liderciklerle yönetilmeye mahkûmdur...
Başka ne söyleyeyim, bilmiyorum ki?...