Ülke ekonomilerinde KOBİ gücü

2008 krizi; çok büyük işletmelerin batması ile birlikte adeta global bir krize dönüşmüştür. Çok büyük şirketlerin kendi bünyesinde yaşadığı bu krizlerin, ülke ekonomileri için barındırmakta olduğu riskler göz önüne alındığında;...

2008

krizi; çok büyük işletmelerin batması ile birlikte adeta global bir krize dönüşmüştür. Çok büyük şirketlerin kendi bünyesinde yaşadığı bu krizlerin, ülke ekonomileri için barındırmakta olduğu riskler göz önüne alındığında; yıllık 250 kişiden az işçi istihdam eden ve yıllık mali bilançosu 40.000.000 (kırk milyon) TL'yi aşmayan, yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan KOBİ’lerin, sayıca arttırılması bir hayli önem kazanmaktadır. Nitekim günümüzde, güçlü KOBİ’lerin varlığı, sürdürülebilir ekonomilerin temel yapı taşı haline gelmiştir. Bu nedenle, KOBİ’lere sağlanacak her türlü destek, ekonomik anlamda hayati bir önem taşımaktadır. Nitekim, 2014 yılında KOBİ’lere 300 Milyon liradan fazla destek sağlayan KOSGEB de, 2015 yılı içerisinde bu desteği daha fazla arttırarak, Türkiye’deki KOBİ’lerin gelişimine ivme kazandırmayı ve mevcut KOBİ sayısını arttırmayı hedeflemektedir. Bu gün, KOBİ’lere yapılacak olan her yatırım için, çağımızda bir hayli önem kazanan AR-GE, tasarım, inovasyon, marka değeri ve yaratıcılık gibi konular ön planda tutularak değerlendirme yapıldığını söylemek mümkün olmaktadır. Yine aynı şekilde, KOBİ’lerin internet kullanımlarının arttırılması ve online ticaret çağına adaptasyonlarının sağlanması da üzerinde önemle durulan unsurlardan bir tanesi olmaktadır. Öyle ki, IAB (Interaktif Reklamcılık Derneği) Türkiye Genel Koordinatörü Aygen Tezcan, ‘’küçük ve orta büyüklükteki şirketler varlıklarını sürdürebilmek için artık internetten kaçamazlar, insanlara ulaşmak için markalar da online olmak zorundadır’’ diyerek, KOBİ’lerin gelişimi için teknolojinin ve internet kullanımının önemini vurgulamış ve bu işletmelerin AR-GE, inovasyon, tasarım ve markalaşma alanındaki çalışmalara yönlendirilmesini, bu alanda atılan adımların ve girişimlerin mutlaka devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Öte yandan, markalaşma ve teknoloji kullanımı alanında gelişimi desteklenen KOBİ’lerin ihracat sektörüne yönlendirilmesi de son derece önemli olmaktadır. Çünkü Türkiye Ekonomisinin büyümesi ve gelişmesi için, en kritik noktalardan bir tanesi ‘’ekonomideki ihracat payının arttırılması’’ olmaktadır. Bu nedenle ihracatçı KOBİ sayısının arttırılması, KOBİ’lerin bu yönde cesaretlendirilmesi şarttır. Kaldı ki Türkiye’deki mevcut ‘’Ekonomi Yönetiminin’’ gelecek on yıl içerisindeki hedefleri arasında; ihracatçı şirket sayısının 75.000’e çıkarılması, listenin ilk sıralarında yer almaktadır. Bu hedefe ulaşmanın en hızlı yolu ise; yine KOBİ sayısının arttırılmasından geçmektedir. Bu uzun soluklu süreçte KOBİ’lere yönelik;

•Hibe ve kredi desteklerinin arttırılması,

•AR-GE, kurumsallaşma ve inovasyon desteği sağlanması

•Verimlilik etüdü uygulamalarının yapılması

•Danışmanlık ve bilgilendirme, iş geliştirme, e-ticaret ve kurumsal yönetim bilgilendirme, mali ve teknik danışmanlık hizmetlerinin sunulması gerek ekonomimiz gerekse işletme sahipleri açısından son derece faydalı olacaktır.

Bu konudaki naçizane fikrim, söz konusu hizmetlere ‘’olası kriz ve risk yönetimi’’ bilgilendirme ve danışmanlık hizmetlerinin de eklenmesi doğrultusundadır. Çünkü, çalkantılı bir ekonomik piyasa içerisinde faaliyet gösteren birçok KOBİ, elinde olan sermaye ve değerleri korumaya ve risk almamaya güdümlüdür. Bu konudaki danışmanlık ve destek hizmetleri; KOBİ’lerin büyüme odaklı cesaretlenmesini ve akabinde risk ve sorumluluk alarak, büyüme göstermelerini sağlayabilecektir. Sonuç itibari ile KOBİ’ler; iyi işleyen bir ekonomik mekanizmanın motor gücünü oluşturmaktadır. Aynı zamanda, ülke ekonomimizin de hayat damarlarından bir tanesi olmaktadır. Bu nedenle, onların sorunlarına daha fazla kulak verilmesi, daha işlevsel çözümlerin üretilmesi; güçlü bir ekonomi için ciddi bir gereklilik olmaktadır.