Uğur Dündar ülkemizin en iyi haber sunucularından biridir. İstikrarlı ve başarılıdır. Bu kadar başarılı birisinin haber bültenlerinde olmayışı ise tam anlamıyla rezilliktir. Haber bültenlerinin nasıl bir düzen içinde olduğunun da açık göstergesidir.Fakaaaaat!!! Uğur Dündar büyük kanallarda haber sunarken söylemediklerini şimdi Sözcü gazetesinde söylüyor. Mesela diyor ki "Hep garibanların çocukları şehit oluyor..." Uğur Dündar büyük kanallarda haber sunarken zenginlerin de çocukları şehit oluyor muydu acaba! Sistemin bir numaralı haber sunucusu ne oldu da bir numaralı sistem karşıtlarından oldu. Cevabı basit, dengeler değişince kendini sistemin dışında buldu. Daha da açığı aslında Uğur Bey sistem karşıtı olmadı, sistem Uğur Bey'i dışarıda bıraktı. Tıpkı daha önce başkalarının dışarıda kaldıkları gibi. Demek ki şu an yapılanların aynısını Uğur beyi destekleyenler yapıyordu. Gücü eline geçiren herkes kendince halk için çalışıyor. Fakat son on yılda nasıl halk için çalışılmıyorsa daha önce de çalışılmıyordu. Yıllardır demokrasiden söz edenler bir anda demokrasinin bir sonucu olarak seçimlerden açık ara galip çıkıp, iktidar olan bir partiye karşı nasıl da sert muhalefet ediyorlar. "Ülkede adalet kalmadı" diyor sayın Dündar, öyle çok gülüyorum ki, sanki önceden varmış gibi konuşuyor. Kendi rahatı bozulunca nasıl da sistem karşıtı oldu. Nasıl da demokrasiye güvenmez oldu. AK Parti’nin dini nasıl kullandığını anlatıyor fakat CHP’nin Atatürk’ü nasıl kullandığını anlatmıyor. Yani O da diğerlerinin planladığını istiyor. Kendileri için daha çok, bizim için daha az.Aziz Yıldırım’ı şike davasında yine en çok savunanlardandı. Sanki Aziz Yıldırım, Atatürk ve Cumhuriyet’in yılmaz savunucusu. Kim Ak Parti'ye düşmansa onun dostu oldu Uğur Dündar. Ben de Ak Parti karşıtıyım, oy vermedim, bundan sonra da vermem fakat Uğur Dündar ve o zihniyettekileri de onaylamam mümkün değil. Peki arada kalan bizlere ne olacak. Maalesef hayat iyiler ile kötülerin değil, kötüler ile daha kötülerin savaşı.Fakaaaat! Suç onlarda değil, suç bizde. Biz korkak oldukça daha çok aç kalırız. İşsizlik, adaletsizlik, yolsuzluk, ırkçılık, cahillik, saymakla bitmez sorunlarımız. Fakat bizim dert edindiğimiz şeyler daha yüzeysel. Aziz Yıldırım, Yıldırım Demirören, Trazonspor kupasını alacak mı, Tayyip Erdoğan devlet başkanlığı sistemine geçecek mi, Numan Kurtulmuş nasıl Ak Parti'ye geçti, Hilal Cebeci yeni video paylaşacak mı? Bizim paramızla bize politika yapıyorlar, bizim para verip alıp okuduğumuz gazetelerde bize oyun yapıyorlar. Bunu da dürüstçe yapmıyorlar, bizleri enayi yerine koyarak yapıyorlar ya da biz enayi olduğumuz için böyle yapıyorlar. Sanki bizim için çalışıyorlar. Emin Çölaşan değerli bir gazetecidir. Aydın Doğan için tek satır eleştiri yazdığını hatırlamıyorum. Mesele haksızlığa karşı dururken önce dostuna karşına gelmektir. Aydın Doğan kendi şirketinin yönetim kurulu başkanlığından istifa etmek zorunda kaldı. Açığı olmayan dürüst insanların yapacağı bir davranış değil bu. Sadece yanlışı olan insanlar taviz verir.Benim için acı olan şu an yaptıkları muhalefet ve haber tarzı ile Ak Parti hükümetine zerre kadar zarar veremezler ve hatta bu şekilde onlara hizmet ettiklerini bile söyleyebilirim. Ak Parti bu saygın isimleri köşeye sıkıştırdı, belli bir kesime seslenmeye zorladı ve bunu da başardı. Mesele seninle aynı düşünceyi paylaşanlara düşünce, gevişi getirmek değil, mesele yanlışa sürüklenenlere seslenip, gerçekleri göstermek ve onları inandırmaktır. Bunun için gerçeklere subjektif değil objektif bakmak gerekir. Sevgili Uğur Dündar, Emin Çölaşan ve ekibi artık planlarını değiştirmeliler. Yoksa onların yarı zekasında olanlar tarafından ezilip geçilirler. Benim asıl üzüldüğüm konu bunca yılın gazetecileri nasıl olur da doğru şekilde analiz yapamazlar. Yoksa gözümüzde fazla mı büyütüyoruz. Siz bu şekilde davrandıkça Ak Parti seçimi zorlanmadan kazanıyor. Siz yapmamanız gerekenleri yaptıkça Başbakan’ın bir şey yapmasına gerek kalmıyor. Neler yapmanız gerektiğini de yazardım ancak yeri burası değil…Aziz Nesin, "Halkın yüzde yetmişi aptal" derken, bir şeyi doğru anlamamız gerekir. Aziz Nesin, kendilerini aydın zanneden yazar ve gazeteciler ile arkadaşlık ediyordu.