Üç devrimci…

Devrimcilerden ilki devlet adamı, diğer ikisi sanatçı; Mustafa Kemal, Nazım Hikmet ve Zeki Müren. 17 Kasım Abdülmecid'i anma etkinliği içinde olanlara karşı, bu üç Devrimciyi rahmet ve minnetle hatırlatmayı borç bildim. İstanbul işgal...

Devrimcilerden ilki devlet adamı, diğer ikisi sanatçı; Mustafa Kemal, Nazım Hikmet ve Zeki Müren. 17 Kasım Abdülmecid’i anma etkinliği içinde olanlara karşı, bu üç Devrimciyi rahmet ve minnetle hatırlatmayı borç bildim.
İstanbul işgal kuvvetleri komutanı General Harrington Pera Palas’ta Mustafa Kemal’i masasına davet eder. Yanıt kısa ve anlamlıdır “Onlar; burada misafirdir, istiyorlarsa masamıza gelebilirler.” Anadolu’ya geçmeden ve milli mücadeleye başlamadan önce “Geldikleri gibi giderler” demişti; geldikleri gibi de gittiler. Cumhuriyetin kurtuluştan kuruluşa olan serüveninde başarılanlar “ilke ve devrimleri” adıyla hep anılmakta ve yaşatılmaktadır. Bütün bu başarıların yanında Mustafa Kemal’i ulaşılmaz kılan kendi milletine olan sevgi ve güven duygusudur. Okuma yazma oranı % 2 olan aç Anadolu insanı için inanarak söylediği “Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır” sözleri, milletine olan sevgi ve güvenin karşılığı değil midir? Günümüz aydını (!), okuma yazma oranı % 90’ları aşmış insanımız için de aynı duygu ve düşüncelere sahip olabilmelerini dilerim. Bu ulus “devrimci” kavramını onunla öğrendi.
Mustafa Kemal’in General Harrington’a yaptığını Nazım Hikmet de Yalova Kaplıcalarında Mustafa Kemal’e yapar. Ünü yükselmekte olan şairi yanına çağırtır. Ali Fuat Cebesoy’un yeğeni olan şair daveti kabul etmez. Dik duran ve “kendin” olan insanlara Ata’nın saygı ve ilgisi her zaman olmuştur. Hasan İzzettin Dinamo’nun "Kutsal Barış" isimli kitabının 4. cildinden küçük bir anıyı paylaşalım. 2. Dünya Savaşı çıkmak üzere ve Avrupa’da faşizm iktidardadır. Aynı rüzgar Türkiye’yi de zorlamaktadır. İstiklal Mahkemeleri ve Recep Peker’in Bakanlığı dönemi aydın ve şairler üstünde korku yaratmaktadır. Nazım Hikmet de kominizim propagandası yaptı gerekçesiyle hapis yatmaktadır. Bunu öğrenen Mustafa Kemal şöyle talimat verir;
- Mademki bu şair yeteneklidir, onu mapusane köşelerinde süründürmektense normal bir yurttaş olması sağlanmalı, yakışır bir iş verilmeli ve bol paraya kavuşturulmalıdır.
Aklı evvel bir siyasiden; O, mevki ve para gibi şeylere pul vermez yanıtını alınca;
- Arkadaşlar desenize ki Türkiye’de tek namuslu insan varmış, o da bizden değil!
Yıllarca "vatan düşmanı" ilan edilen Nazım Hikmet’in ölümünden sonra önemi ve vatan sevgisinin büyüklüğü anlaşılınca sağ siyasetçiler şiirlerini demokrat ayaklarıyla ulu orta anmaya başladılar. Şimdi bile; korumacı analık duygusuyla hareket eden anacığımın 12 Eylül sonrası yaktığı Nazım’ın kitaplarını üzüntüyle hatırlarım. O; hayatını halkına ve kullandığı dile adamış korkusuz bir devrimciydi.
Cinsel tercihler hakkın iradesiyle ilgilidir. İşin bu tarafını aklından geçirenlere sözümüz yok. Yenilik getirmek, yaptığı işi farklı yapmak devrimci karakteridir. Türk Sanat Müziğini sevdiren, Türkçenin ses zenginliğini kanıtlayan Zeki Müren’dir. Türk insanına bakımlı ve güzel olmayı öğretenlerdendi. Gece 3’te yoğun bakımda yatarken makyaj yapan hemşireye “bu saatte erkek yok makyaj ne iş?” diye sorduğumda aldığım yanıt; ben hastalarıma güzel görünmeliyim olmuştu. Zeki Müren’e de neden bu kadar çok makyaj yapıyorsun, diye sorulduğunda yanıtı kısa ve öz, halkıma sevgi ve saygım bakımlı ve güzel olmamı gerektiriyor. Türk diline yaptığı katkı saygıyla anılmaktadır. O; işini farklı yapan bir devrimciydi.
Turgut Özal transformasyon derdi; “dönüşüm”, yeni siyasetçilerin, belediye başkanlarının devrim yerine kullandıkları sözcük. Doğrusu güzel Türkçeleştirmişler. O halde yaşayan üç devrimciyi yani dönüşümcüyü analım. Devlet adamı olarak; tercihi size bırakıyorum. Ortalıkta çok dönüşümcü var. Ben seçmede zorlandım. Sanatçı olarak aklıma ilk gelen Orhan Pamuk, her nasılsa bir kitabını bitirebilme sabrını gösteremememin nedeni; yazdıklarını algılayacak birikimimin olmaması olabilir. O; bütün dünyanın tanıdığı bir dönüşümcü yani devrimcidir. Bir diğer dönüşümcü devrimci Nihat Doğan’dır. Ne iş yaptığını bilmiyorum ama çevrede hep onun ismini duyuyorum.