Türkiye’nin ‘Görünmez’ taşıyıcı kolonu ​Antalya üvey evlat mı

ANTALYA denilince akla gelen "turizm başkenti" sıfatı, aslında şehrin Türkiye ekonomisi için üstlendiği devasa sorumluluğu anlatmaya yetmiyor. ATSO ve ATB tarafından açıklanan 2024 verileri; Antalya’nın bir şehirden öte, Türkiye’nin dış ticaret dengesini ayakta tutan bir "finansal akciğer" olduğunu kanıtlıyor.

​Gelin rakamlara daha yakından bakalım: Türkiye’nin 50 milyar dolarlık toplam turizm gelirinin tam 17,5 milyar doları tek başına Antalya’dan geliyor.

Yani ülkeye giren her 3 turizm dolarından biri bu şehirden geçiyor. Sadece turizmde mi? Hayır.

​Tarım sektöründe de Antalya bir üretim ve ihracat üssü. Türkiye’nin 36,2 milyar dolarlık tarım ihracatının 1,2 milyar dolarını bu şehir karşılıyor.

Üstelik yabancıya konut satışında İstanbul’u bile geride bırakarak 5 bin 990 konutla Türkiye birincisi olmuş durumda.

​Antalya, kişi başı GSYH sıralamasında 17 bin 103 dolar ile Türkiye’nin en zengin 5. şehri. Ancak madalyonun öteki yüzünde, kentin merkezi hükümetten aldığı yatırımlar noktasındaki kronik şikâyetler var. Peki, Türkiye’nin en çok döviz kazandıran illerinden biri neden yatırım pastasından "hak ettiğini" alamadığını düşünüyor? İşte temel nedenler:

​Bütçe Dağılım Modeli: Türkiye’de illere ayrılan paylar genellikle yerleşik nüfus üzerinden hesaplanır. Ancak Antalya, özellikle yaz aylarında 2,7 milyonluk yerleşik nüfusunun üzerine 15-20 milyon turisti ağırlar. Şehir; 2,7 milyon kişiye göre bütçe alıp 20 milyon kişiye hizmet (yol, su, arıtma, çöp) vermek zorundadır.

​Öncelik Sıralaması ve Sanayi Odaklılık: Merkezi yatırımlar genellikle ağır sanayi bölgelerine (Kocaeli) veya başkent bürokrasisine (Ankara) yöneliyor.

Antalya’nın ekonomisi "hizmet ve tarım" odaklı olduğu için devasa fabrikalar yerine daha çok belediyecilik ve altyapı hizmetlerine ihtiyaç duyuyor; bu da yatırımların yerel yönetimlerin sırtına binmesine yol açıyor.

​"Kendi Kendine Yeten Şehir" Algısı: Antalya, kişi başı gelirde ilk 5'te yer aldığı için merkezi planlamada "dezavantajlı bölge" statüsüne girmiyor. Teşvikler ve devlet yatırımları genellikle kalkınmada öncelikli olan doğu illerine kaydırılıyor.

​Antalya, Türkiye ekonomisinin en büyük döviz fabrikasıdır. 2024 verileri gösteriyor ki Antalya durursa, Türkiye’nin cari açığı kapanamaz hale gelir.

Ancak şehrin bu yoğun göçü ve turist yükünü kaldırabilmesi için artık sadece "nüfus" odaklı değil, "yarattığı katma değer" odaklı bir yatırım modeline geçilmesi şarttır.

​stanbul ile yarışan bir gayrimenkul piyasası, Türkiye’nin tarım yükünü sırtlayan bir borsa ve 17,5 milyar dolarlık bir turizm devinden bahsediyoruz. Antalya’ya yapılacak her yatırım, aslında Türkiye’nin kasasına girecek daha fazla döviz demektir.

​Bugün karşılaştığımız ana sorunların başında ulaşım geliyor. Milyonlarca turisti hâlâ yüz yıl öncesinin teknik imkânlarıyla yapılmış makinelerle taşıyoruz.

Bu şehrin hâlâ demir yolu ile tanışıklığı sağlanamadı. Bu şehrin iki havalimanı arasında yapılan yolculuklar hâlâ taksi, dolmuş ve otobüsle yapılıyor. Bu şehirde deniz ulaşımı neredeyse sıfır noktasında.

​Bu şehir ülkenin tüm yükünü omuzlarken hâlâ sorunlarla boğuşuyor. Bu şehir tıpkı yüzlerce yıl önce söylenmiş olan o kadim sözün kaderini yaşıyor: "Anadolu kazansın, İstanbul yesin."

​Diyoruz ki; Antalya kazansın ama Antalya hak ettiği payı alsın artık.

​Esen kalın...