"Devletler halkın mutluluğu için kurulur" diyor Aristoteles.
Bu mutluluğu teminat altına alacak olanlar ülkeyi yönetenlerdir.
Kararlı tutumları, yasalara sadık oluşları ve kusursuz uygulamalarıyla,
Bu görev onlara aittir.
Fakat esas görev mutlu olmak isteyen halkındır.
Çünkü görev verdiği kişilere sık sık görevlerinin ne olduğunu hatırlatmalıdır.
Halk bu hatırlatma görevini yerine getirmezse,
Halk, seçerken dikkatle seçmezse,
Halk bilinçli bir şekilde ve araştırarak karar vermezse,
Ya da seçtiğine kayıtsız ve şartsız itaat ederse,
Efendi iken köle olmaya razı olursa,
İyi yapılanları yüceltip, gereğinden fazla abartırsa,
Fanatik bir taraftar olur.
Onun mutluluğu iktidar olmakla sınırlı hale gelir.
Partisi iktidar ise mutludur, değilse mutsuz.
***
Bu siyasallaşan halkın iki yönlü davranışıdır.
İktidar olanlar mutludur, olmayanlar mutsuz.
Gerçekte bunun adı "ihtirasın mutluluğu" ya da "ihtirasın mutsuzluğudur."
Yapaydır, kandırmacadır, sadece algıdır.
Siyaset biliminin yüzyıllardır yaptığı çalışmanın ürünüdür.
Yüzyıllarca insan davranışları iyi tahlil edilmiş, strateji belirlenmiştir.
İnsanların aidiyet duygusundan faydalanmadır en iyi taktik,
Futbol kulüpleri yöntemidir strateji.
Ait olduğun grup mutlu ise mutlusun, değilse değilsin.
***
İşsiz halk eve ekmek götüremez ama mutludur,
Çocukları eğitimden payını alamamaktadır ama mutludur.
Bayramdan bayrama et görür ama mutludur.
Konu komşunun yardımı ile geçinir ama mutludur.
Eline verilen bir kartla asalakça bir yaşama tutunur ama mutludur.
Dilenci haline dönüştürülmüştür ama mutludur.
Yoksulluk içinde yaşamaya mahkumdur ama mutludur.
***
Sadece bunlarla da bitmez onun mutluluğu.
Vatanda demokrasi kalmamıştır.
Adalet sadece güçlünün elindedir.
Devlet yöneten azınlığın hizmetindedir.
Ülke parçalanmaya doğru gidiyordur.
Sokaklar Kurban Bayramı gibi kan ve ölüm kokar.
Her gün bir yerlerden şehitler gelir.
Her gün ocaklar söner.
Fakat "İhtirasın mutluluğu" asla sönmez.
Çünkü ait olduğu grup mutludur.
Çünkü o iktidardadır.
Türkiye'de mutluluğun tanımı da bundan ibarettir.