Türk kadınları

Türk kadını, her zaman, her yede ve her aşamada erkeğinin yanında olmuştur. Bunun tarihte misalleri çoktur. Örneğin, halkımızın arasında 93 harbi olarak bilinen, 1877-1878 tarihinde Osmanlı ordusu ile Moskof (Rusya) arasındaki savaşta Erzurum...

Türk kadını, her zaman, her yede ve her aşamada erkeğinin yanında olmuştur. Bunun tarihte misalleri çoktur. Örneğin, halkımızın arasında 93 harbi olarak bilinen, 1877-1878 tarihinde Osmanlı ordusu ile Moskof (Rusya) arasındaki savaşta Erzurum Aziziye tabyasının, bir gece baskını ile zapt edilmesinin ardından, yaralı bir askerin haber vermesiyle, minarelerden yapılan çağrı üzerine, eline tüfek, kazma, kürek, balta ve satır gibi savaş da kullanılacak şeylerle hareket eden Erzurumlu dadaşların arasında 20 yaşında bir yıllık evli ve 3 aylık çocuğu olan genç bir kadını görüyoruz. Bu kadının eşi savaştadır ve ağabeyi o gece kollarında şehit olmuştur. Çocuğunu emzirdikten sonra "Seni bana Allah verdi, şimdi seni O’na emanet ediyorum" diyor, eline ağabeyinin tüfeğini ve mutfaktan satırını da alarak dadaşların arasında Aziziye tabyalarına koşuyor. Bu savaşta, 17 düşman askerini öldürdüğünü anlatmıştır. İşte bu savaş sonunda silah yönünden çok güçlü olan Rus ordusu bozulmuş, Aziziye tabyaları geri alınmıştır. Nene Hatun, 1957 yılında Erzurum’da doğmuş, 1956 yılında 98 yaşında Erzurum'da vefat etmiştir. Bu fedakar, vefakar ve vatan aşkıyla tutuşan Nene Hatun, 1955 yılında "Yılın Annesi" seçilmiştir. Yazımı, o kadının, 1955 yılında, 97 yaşında iken bile NATO'da görevli bir Amerikan subayına, onun bir sorusu üzerine verdiği şu ilginç cevabı ile bitirmek istiyorum: "Ben o zaman gereken şeyi yapmıştım, bu gün de gerekirse aynı şeyi yaparım." İşte Nene Hatun budur.
İstiklal Harbi'nin kazanılmasında pek çok Türk kadını gönüllü çalışmıştır. Binbaşı eşi şehit düşen, Kara Fatma olarak nam yapan, Fatma kadın, İstanbul’un işgali üzerine, Üsküdar’dan bin bir zorlukla Sivas’a gidiyor. Sivas'ta Mustafa Kemal paşa’yı buluyor, kendisini tanıtıyor ve savaşmak istediğini söylüyor. Paşanın, “Ata binmesini tüfek kullanmasını biliyor musun?” soruna olumlu cevap vermesi üzerine, Fatma hanıma bir mektup veriyor ve "Bu mektubu ilgililere ver sana gereken yardımı yapacaklar" diyor. Kara Fatma, İstanbul’a dönüyor. Topkapılı Pire Mehmet, Laz Tahsin gibi gözü pek, ölüme meydan okuyan 15 kişilik çetesini oluşturuyor. Ardından Milli Mücadele'deki cephede yerini alan Kara Fatma ve çetesinin, İzmit’in kurtuluşunda çok büyük yardım ve katkısı olmuştur. Bir diğer kahraman kadınımız da, 15 Mayıs 1919'da İzmir’in işgali üzerine köy köy dolaşarak gönüllü asker toplamış, bu uğurda bir oğlunu şehit vermiş kendisi de kasığından yaralanmış ama yine de davasından vazgeçmemiştir. Savaş sonunda, "Allah’a şükürler olsun. Bugün Büyük Gazi’mizin sayesinde oldu. Türk ve Türklük kurtuldu. Vaktiyle düşman çizmeleri altında inleyen sevgili topraklarımız da şimdi serbest ve göğsümüzü gere, gere yürüyoruz" diyerek büyük bir kahramanlık örneği vermiştir.
İnönü Savaşlarında feragat ve kahramanlıkları temayüz eden Ali kerimesi Alime Hanım, Besim kerimesi Şükrüye, Hacı Osman kerimesi Fatma, Musa kızı Ayşe, Mehmet Ali kızı Hafıza, Kara Bektaş kızı Fatma, Mehmet kızı Ümmühan, Hacı Mustafa kızı Fatma, Veli Onbaşı kızı Ayşe, Molla İbrahim kızı Ayşe, Ali kerimesi Ayşe ve Molla Hasan kerimesi Fatma bu kahramanlıklarının sonunda "İstiklal Madalyası" ile taltif edilmişlerdir. Kurtuluş Savaşı'nda daha nice kadınlarımız vardır ve hepsini minnetle anıyor ve Allah’tan rahmet diliyor mekanlarının cennet olmasını temenni ediyoruz.