Turizm sezonuna girerken

​​​​​​GEÇEN yıl turizm sezonu zor geçti. Bu sezon rezervasyonlar güzel, inşallah güzel bir sezon olacak. Gelen her turist, bizlere emanet, lakin dün şahit olduğum, sahilde güneşlenen, tatilini yapan, kitabını okuyan bir sürü...

​​​​​​

GEÇEN

yıl turizm sezonu zor geçti.

Bu sezon rezervasyonlar güzel, inşallah güzel bir sezon olacak.

Gelen her turist, bizlere emanet, lakin dün şahit olduğum, sahilde güneşlenen, tatilini yapan, kitabını okuyan bir sürü turistin de şahit olduğu olay, turizm adına düşündürücü…

En başından anlatayım.

Plaja indim. Yüksek sesli bir disko müziği ortalığı inletiyor, çalan müzik saçma sapan.

Birilerinin plaj işletmelerine, turistin dinlenmek, kitap okumak, denizin güneşin tadını çoluk çocuğuyla çıkartmak için gelmiş olabileceğini, anlatması lazım.

Baktım müzik yüksek geliyor, sesin en az geldiği kayalıkların yanına doğru havlumu serdim. Kitabımı çıkardım, günün yorgunluğunu biraz olsun atmak, dinlenmek amacım ama ne mümkün…

Kayalıkların dibinde 3 tane genç, iki tanesi en fazla 14-15 yaşında, bir diğeri biraz daha büyük, o da en fazla 17-18 olsun…

Marketten aldıkları biraları içmişler, güneş de var, yüksek perdeden, bağırarak saçmalıyorlar…

Niyetleri dikkat çekmek…

Yüksek sesle birbirlerine küfürler, deve güreşi benzeri güç gösterileri, birbirlerinin üzerine atlamalar filan, herkesi rahatsız ediyorlar.

İçimden birazdan susarlar diye geçiriyorum fakat niyetleri yok.

Ya sabır çekiyorum içimden, nafile…

Dayanamayıp, uzaktan bağırıyorum, bir an gelen tepkiye şaşırıyorlar, sonra daha yüksek sesle gürültüye devam. Üstelik dozu da arttırıyorlar, bağıra bağıra, birbirlerine ana avrat küfrede küfrede, kendilerince şakalaşıyorlar hala.

El şakasının sonu belli!

Şakalaşma kavgaya dönüyor, biri diğerine yaradana sığınıp sağlam bir şamar patlatıyor.

Tokadı yiyen bir an afallıyor, çünkü diğeri ondan biraz daha irice…

Yerden içtiği biranın şişesini kapıp, kaşla göz arasında kayalıklara çarpıyor, kendini korumaya alıyor.

Olan biteni bütün turistler şaşkın bakışlarla, korku içinde izliyorlar.

Dayanamayıp ayağa kalkıyorum, ben harekete geçince, balık tutanlardan birkaç vatandaş daha ayaklanıyor, bakıyorlar olacak gibi değil, plajdan toz oluyorlar.

Kırık cam şişe ve parçaları hala plajda kumların arasında duruyor.

Kendi adıma, bu kavga sahnesini yadırgamayıp, üzerinde çok durmasam da, kavga esnasında havlularını alıp plajdan ayrılan 3-5 turist, Allah bilir neler düşündüler.

Diyeceğim o ki, gelen her turist bizlere emanet.

Bu memleket ekmeğini turizmden kazanıyor.

Kendinizi oradaki turistlerin yerine bir koyun, siz olsanız, oraya bir daha tatile gider misiniz?

Sezon başlamadan plajlarda güvenlik sorununun çözülmesi lazım…

***

Aradan biraz vakit geçiyor, ortalık sakin, yürüyüp suyun kenarına oturuyorum.

Benzer profilde, 3 tane genç uzaktan yaklaşıyor, gelip yakınıma bir yere oturuyorlar.

Hallerinden ortama pek aşina olmadıkları belli, havadaki yamaç paraşütünü hayret dolu gözlerle izleyip bir yandan da muhabbetini ediyorlar.

Sohbet etmeye başlıyoruz…

Alanya’ya ilk defa gelmişler.

Ekmek parası, çalışmak zorunda olduklarını söylüyor bir tanesi, aynı otelde iş bulmuş 3 arkadaş…

Biri komi, biri mutfakta bulaşıkçı, diğeri de temizlikte görevli…

Bir umut gurbete çalışmaya gelmişler, evlenip yurtdışına kapağı atmak birinin niyeti, bir diğeri küçük kardeşi okusun istiyor, öteki de ailesine destek olsun diye…

Gözlerinin içi parlıyor temiz gençler, bana yıllar önce Alanya’ya yaz tatilinde çalışmak için geldiğim zamanları hatırlattılar.

Baktım dinlemeyi seviyorlar, ben anlattım onlar dinledi.

Güzel bir sohbet oldu, kendi gençlik hallerimle oturup sohbet ettiğimi hissettim…

Konuşma esnasında, 3 konu üzerinden deneyim ve gözlemlerimi anlattım onlara…

-Yabancı dili doğru öğrenin.

-Turisti yolunacak kaz olarak görmeyin.

-Dürüst insan olun.

Sohbet bitti, teşekkür ettiler, izin isteyip kalktılar. Uzaklaşırken arkalarından seslendim…

Birbirinize sahip çıkmayı unutmayın!

***

Bir saat içinde iki farklı olay, hayatın ne getireceği tamamen belirsiz…

Biri, sinirlerinizi tepenize çıkartırken, bir diğeri yüzünüzde tebessüm yaratıyor.

Diyeceğim o ki, uzun lafın kısası, turizm sezonu yaklaşıyor. Hazırlıkları iyi yapmak lazım…

Bir de, olur da yazıyı okuyan işletme sahipleri varsa, Alanya gibi çok kültürlü bir kentte yaşamanın, turizm sektöründe çalışmanın “ne demek” olduğu konusunda yanlarında çalıştırdıkları personele müdürleri aracılığıyla ufaktan da olsa bir “yol-yordam” eğitimi vermek gerekiyor.

Sektörde çalışan personelin büyük bir bölümü “Kültür şoku” yaşıyor, nerde nasıl davranacağını, neye nasıl tepki vereceğini bilmiyor.

Haftaya görüşmek üzere…

Sevgiyle kalın.