ÇOCUKLUK
ve gençlik yıllarımdan bu yana özel bir sevgim, özel bir hayranlığım vardır İzmir’e karşı...
Bir süredir bu özel ve güzel kentimizdeyim.
Bu süre içinde İzmir’i geziyor, İzmir’i yudumluyor, İzmirliyi gözlemliyorum.
Büyük bir Alanya İzmir.
Öyle çok benzer özellikleri var ki...
Cadde ve sokakları, Alanya’nın cadde ve sokakları gibi çarpuk çurpuk. Dahası rampalı ve yokuşlu. Öyle yokuşlu cadde ve sokakları var ki, aracınızla tırmanırken önünüzü görmediğiniz anlar oluyor.
Dahası, araç sayısı akıl almaz boyutlarda. Yer gök araç kaynıyor İzmir’de...
Ancak bütün bu olumsuzluklarına, cadde ve sokaklarının bütün bu çağdışı ilkel yapısına karşın İzmir’de trafik, hiç aksamıyor....
Aksamıyor çünkü, İzmirli buna izin vermiyor.
Çünkü İzmirli uygar...
Çünkü İzmirli, birbirlerine karşı saygılı...
Anlayışlı ve hoşgörülü çünkü...
Hiçbir gerçek İzmirli, (Alanyalı sürücüler gibi) sarı ışıkta kornaya abanmıyor.
Her gerçek İzmirli, trafikte zorda olana yardım ediyor.
Örneğin, herhangi bir araç, tam aksi istikamette geri mi dönecek ya da tali caddelerden, ana caddeye mi çıkacak ya da yolu yarıp karşıdan karşıya mı geçecek; gerçek İzmirli tüm sürücüler, araçlarını durduruyor, o aracın, sıkıntısızca trafik akışına katılmasını sağlıyor.
Bu süre içinde, ne dırdır oluyor, ne vırvır.
Birbirlerine karşı; ne el kol sallıyorlar, ne kem söz söylüyorlar.
Çağdışı ve ilkel cadde ve sokaklarına karşın (kayda değer bir ölçüde) bir aksama olmadan trafik akıp gidiyor İzmir’de...
Yani?
Yanisi şu; olaylara uygarca, hoşgörülü ve anlayışla yaklaşınca (her alanda olduğu gibi) trafikte de pek çok sorun, sorun olmaktan çıkıyor.
* * *
Uzunca sayılabilecek bu girişi, sözü şuraya getirmek için yaptım.
Alanya’nın çağdışı ve ilkel cadde ve sokakları, her geçen gün (akıl almaz boyutlarda artan) araç trafiğini kaldıramaz hale geldi.
Bu durumda, sürekli artan bu araçların, yakın bir zamanda, bu disiplinsizlikte, bu trafiği kilitlemesi ve uzun süre açılamaz hale getirmesi kaçınılmazdır.
Bu saatten sonra 1950’li yılların kafa yapısıyla açılan ve hâlâ da aynı kafa yapısıyla, aynı öngörüsüzlükle açılmaya devam olunan bu cadde ve sokakları sündürüp(!) genişletemeyeceğimize göre; ancak İzmirliler gibi birbirimize saygı duyarak, birbirimize yardımcı olarak sorunlarımızı asgariye indirmemiz mümkün olabilecektir.
Olabilecektir olmasına da biz Alanya yaşayanlarının trafikte hoşgörülü ve anlayışlı olmayı hazetmediğimiz de bilinen bir gerçektir..
Kendimize anlayışlı davranılmasını ister ancak biz karşımızdakine, o anlayışı göstermeyiz.
İşin özü, pek çok konuda olduğu gibi trafikte de empatik olmayız/olamayız.
Hiç kimse alınmasın, çünkü henüz o kültür düzeyinde değiliz.
Örnek mi?
Kırmızı ışıkta beklerken, arkamızdaki aracın ya da araçların, sarı ışık yanar yanmaz, hayvani makamda(!) kornaya basmasından rahatsızlık duyar ama aynı şeyi biz kendimiz yaparız.
Tali yol(lar)dan ana yola çıkarken, bize yol verilmesini ister ancak aynı durumda olanlara biz yol vermeyiz.
Örneğin, çevreyolundan gelip, Şevket Tokuş Caddesi üzerinden Jandarma Sokağı olarak bilinen sokağa girmek isterken; kırmızı ışıkta bekleyenlerin önümüzde park edip, yolu tıkamasından rahatsız olur ancak aynı şeyi biz yaparız.
Araçlarını olmadık yerlere park edip, trafiği aksatanlardan rahatsız olur ama aynı şeyi biz yaparız.
... ...
Bu konuda verebileceğim o kadar çok örnek var ki; hangi birini yazıp, hangi birini dillendireyim.
Sözün özü dostlar, her konuda olduğu gibi trafikte de empatik olmak durumundayız.
Aksi halde Alanya, yaşanmaz hale gelmek üzere...