Tosmur sahillerinin yürekler acısı durumu

Geçtiğimiz Cuma sabahı Dim TV Genel Yayın Müdürü Ceren Şahin aradı; 'Abi biz ekip olarak Tosmur sahillerindeyiz. Sahilin durumu yürekler acı. Buraya gelebilir misin?” derken ağlıyordu. Asıl ağlaması gerekenler, olanı biteni sorumsuzca...

Geçtiğimiz Cuma sabahı Dim TV Genel Yayın Müdürü Ceren Şahin aradı; “Abi biz ekip olarak Tosmur sahillerindeyiz. Sahilin durumu yürekler acı. Buraya gelebilir misin?” derken ağlıyordu.
Asıl ağlaması gerekenler, olanı biteni sorumsuzca izlerken; olayı haberleştirmek üzere orada görevli olarak bulunan bir gazeteci, gördüklerini kabullenememiş, isyan ediyor ve ağlıyordu.
Ceren Şahin’in gösterdiği bu duyarlılıktan etkilendiğimi belirtmeliyim.

*    *    *
Böyle bir ruh haliyle, ALÇED Başkanımız Şerefnur Kayhan’la birlikte, olay mahalline gittiğimizde, gördüklerimiz gerçekten yürekler acısıydı.
Gördüklerimiz karşısında biz de çok etkilendik ve üzüldük.
Yağan yoğun yağmurlar nedeniyle “düşüncesiz ve hesapsızca” kapakları açılan Dim Barajından gelen yoğun su; denizle buluştuğu noktada önünün tıkalı olması nedeniyle yön değiştirip Alanya yönüne dönmüş; sahilin kumunun neredeyse yarıdan fazlasını alıp götürmüştü. 
Sadece kumu götürmekle de kalmamış, sahilde bulunan büfenin altını da oyup büfeye de çok büyük hasar vermiş; cam, çerçeve, duvar bırakmamıştı.
Dahası, Alanya Belediyesi’nin kepçesi iş işten geçtikten sonra dere ağzında temizlik çalışması yapmaktaydı.

*    *    *
Dünyanın en güzel coğrafyalarından birinin üzerindeyiz ama ne kadrini biliyoruz, ne kıymetini.
Cumartesi günü gazetemiz Yeni Alanya’da “Kanal Tosmur” başlığıyla yayımlanan, Tosmur Sahillerinin içler acısı resmini görmüş olduğunuzu umarım.
Güzelim Tosmur Sahilleri aynen o durumda işte.
Bu kadir kıymet bilmemezlik, bu vurdumduymazlık, bu sorumsuzluk sürdürüldüğü sürece, bu bölgede ne sahil kalacak, ne kum.
Böyle bir ortamda, böyle bir anlayışla turizm olur mu?
Sorumsuzuz…
Vurdumduymazız…
Düşüncesiz ve benciliz…
Eğitimsiz ve de cahiliz.
Evet, cahiliz… Hem de çok şey bildiğini sanan ama neyi bilip, neyi bilmediğini bilmeyen diplomalı cahilleriz.

*    *    *
Doğaya hesapsız, kitapsız, bilinçsizce müdahale edince, sonuç böyle oluyor işte.
Tosmur Bölgesinde ilk kez olmuyor bu doğa olayı. 
Son da olmayacak.
Buna karşılık biz ne yapıyoruz?
Hep birlikte sorumsuzca ve aman sendece izliyoruz olanı biteni.
O nedenle yitiriyoruz topraklarımızı, sahillerimizi, kumsallarımızı, yeşil alanlarımızı, ağaçlarımızı ve de ormanlarımızı…
O nedenle betonlaşıyor, o nedenle çarpılıyoruz.
O nedenle sahillerimiz daralıyor, küçülüyor.
… …
Adı önemli değil, geçmiş yıllarda o yörede önemli bir orunda(makam) görev yapmış bir kişiyi telefonla aradım, görüşünü almak için.
Ne dese beğenirsiniz?
“Olsun varsın, bi şey olmaz, deniz geri getirir aldığı kumu…” dedi. Sinirlerime hakim olamayıp, suratına kapattım telefonu.
İşte bu zihniyet, kumsallarımızı daraltıp, küçültüp, yok etti.
İnsanımız sorumsuz.
İnsanımız vurdumduymaz.
İnsanlarımız, kurumlarımız birbirleriyle iletişim kurmuyor, kuramıyor. Daha doğru bir ifadeyle; KURMAK İSTEMİYOR.
Kurmak istemiyor çünkü böyle görüp, böyle yetişiyorlar.
Birbirleriyle ilişki kurması gereken, birbirlerine danışarak iş ve hizmet üretmesi gereken kurum yetkilileri; “ilişki kurmayı, koordineli çalışmayı” kendilerine zül addediyor.
Örnek mi?
Örnek de verelim.
Dim Barajı yapıldığı günden bu yana, Tosmur Sahilleri (aşağı yukarı her yıl) bu duruma geliyor ve her yıl önemli ölçekte kum ve kumsal alan kaybediyorsa; o suçlu ya da suçluları başka yerde aramamak lazım.
O suçlular, birbirleriyle sağlıklı ve tutarlı ilişki kurmasını beceremeyen Devlet Su İşleri Müdürlüğü ve Alanya Belediyesi’dir.
Bu tatsız durumun yaşanmaması için yapılması gereken şey; Dim Çayı’nın denizle buluştuğu alanda gerekli düzenleme yapılarak, dere suyu ile kumsalın irtibatını kesmek olmalı.
Kim yapacak bu işi? Kim görevli ve yetkili bu konuda?
Araştırmalarımıza göre; bu görev, Devlet Su İşleri Müdürlüğü’nün.
Hal böyle iken, niye yapmıyor ya da niye yerine getirmiyor o zaman bu sorumluluğunu?
!!??...
Çünkü (duyumlarımıza göre) Alanya Belediyesi ile anlaşamıyor.
Göz göre göre Alanya turizminin önemli getiri alanlarından biri olan bir alan kayboluyor.
Neymiş efendim. “iki kurum anlaşamıyor(muş)…”
Ve…
Ve bu iki kuruma bu durumun hesabını sorması gereken üst düzey yetkililer de; sıradan vatandaşlar gibi bu olayı seyrediyor.
Böyle bir şey olabilir mi?

*    *    *
Yazımın başında, bana bu olayı duyuran Gazeteci Kardeşim Ceren Şahin ağlıyordu dedim.
Evet ağlıyordu.
Aynı gözyaşını ALÇED Başkanımız Şerefnur Kayhan da döktü.
Şöyle bir geriye çekilip, Tosmur Sahillerinin ürkütücü durumuna baktım; sonra da gözyaşları içinde görevlerini yapmaya çalışan iki bayan kardeşime.
Neye üzüleceğimi bilemedim.
Beyaz Alanyalıların(!) deyimiyle ikisi de yabancı!
Esas ağlaması gerekenler, yıllardır olanı biteni sırıta sırıta izlerken iki yabancı(!) gözyaşı döküyor, dişe diş mücadele ediyor.
Bir çelişki yok mu bu işte?