Eğitim düzeyi (öğretim değil, eğitim düzeyi) yüzde 10-15’lerde seyreden bir toplumun bireyleri olduğumuz için, kent yaşamına uyarlanmakta zorlanıyor, “toplu yaşamın kurallarını” benimseyip, kabullenemiyoruz...
Hatta bırakın kabullenmeyi, “göçer yaşam tarzında”ısrar ederek; “toplu yaşamı”, içinden çıkılmaz hale getiriyor, hayatı birbirimize zehir ediyoruz.
* * *
Toplu yaşamın türevlerinden biri olan “apartman yaşamı”; ülkemizin tüm yerleşim merkezlerinde hâlâ eziyet, hâlâ işkence...
Eğitimsiz toplumun “kural tanımaz” bencil bireyleri; apartman yaşamını, arenaya çeviriyor hem komşularına hem çevresine hem de kendilerine, cehennem azabı yaşatıyor...
Bu durum, ülkenin dört bir yanında böyle…
Alanya’da da böyle...
Alanya’daki apartman, toplu iş merkezi ve iş hanlarının tamamına yakını bu durumda...
Bu binaların sakinleri, “birlikte yaşamak zorunda oldukları” kural tanımaz, kültürsüz, zevksiz, dağ adamı ruhlu komşuları nedeniyle sıkıntılı…
Eğitim yoksunu, zevksiz ve çağdışı pek çok insanımız, paylaşmayı, bölüşmeyi ve katılımcılığı sevmiyor...
Sevmiyor, çünkü “yaşanabilir ortam yaratmanın”bedeline katlanmak istemiyor.
İyi yerlerde, iyi koşullarda yaşamak istiyor ama taşın altına elini koymak, zoruna gidiyor...
İstiyor ki, kendisi hiç katkıda bulunmasın, elini cebine atmasın, onun payına düşeni de başkaları karşılasın, başkaları ödesin...
Deyim yerindeyse, kendisi de beleşe konsun...
Çözüm?...
Çözüm pek tabii ki eğitimde...
Çözüm, yıllardır savsaklanan “toplu yaşam kültürünün”, toplum katmanlarına yerleştirilmesinde...
Çözüm, toplum mühendislerinin ve sivil toplum kuruluşlarının bu konuya gereken önemi vermesinde...
Çözüm, “toplu yaşamın” ilköğretim çağlarından başlatılarak, önemli ve öncelikli ders olarak okullarımızda okutulmasında...
Çözüm, bu konunun medya tarafından ısrarla işlenmesinde...
Çözüm, adalet sisteminin hızlandırılmasında...
Çözüm, belediyelerin, apartman yöneticilerine yardımcı olmasında...
Ancak Ulusal Öğretim (!) Sistemimiz, abur cubur öğretimden, ülkenin en önemli sorunu olan bu tür eğitim konularını işlemeye fırsat bulamıyor...
Rant peşinde koşan yozlaşmış medyayı da bu tür konular hiç ama hiç ilgilendirmiyor...
Dünyanın en ağır işleyen adalet sistemine sahip ülkemiz adalet sisteminin hali zaten ortada...
Ve en önemlisi... (maalesef) belediyeler de apartman yöneticilerine gereken desteği vermiyor.
Sadece istiyor...
Vermeye, yardımcı olmaya geldi mi ara ki bulasın belediyeleri...
Yani?...
Yani bu durumda, insanlarımızı toplu yaşamın kurallarına uyarlamak zor oluyor...
Hatta zordan da öte olanaksız oluyor...
Hal böyle olunca, iyi niyetli, verici, katılımcı insanlar da pes etmek zorunda kalıyor...
Sonuçta?
Sonuçta “toplu yaşam”, kâbusa dönüşüyor...
Ortaya düzensiz, pis ve sakil görüntülü binalar çıkıyor... Bu binaların balkonları ve terasları ardiyeye; bahçeleri çöplüğe dönüyor...
Apartmanlara; beyefendiler, hanımefendiler değil; magandalar, hanzolar, kırolar, çaçaronlar, paçozlar, görgüsüzler, zevksizler egemen oluyor...
Apartmanlara ve iş hanlarına ter kokusundan, yemek kokusundan, tuvalet ve rutubet kokusundan girilemiyor...
Pek çok apartman ve iş hanının asansörleri belli katlara kadar çalışıyor. Çünkü o belli katların üzerindeki katlarda oturanlar, asansör giderlerine katkıda bulunmak istemiyor.
Ve yine pek çok apartmanın zil ve merdiven aydınlatmaları çalışmıyor; çünkü bu apartmanlarda oturan muhteremler, kendilerine düşen katkı paylarını ödemek istemiyor.
Bütün bu sorunlara, bir de bu binaların sakilliği, banalliği eklenince; ‘kent yaşamı’, çekilmez hale geliyor.
Eğitimsizliğin, zevksizliğin ve görgüsüzlüğün oluşturduğu bu görüntüler, giderek, kentin dokusunu ve görüntüsünü bozmaya başlıyor.
Ülkenin dört bir yanında yaşanan bu ve buna benzer durumlar, Alanya’yı daha çok etkiliyor...
Çünkü Alanya, sürekli göç alıyor...
Alanya’ya her kültürden, her çevreden, her sosyal görüşten, her etnik gruptan insanlar gelip yerleşiyor...
Alanya büyüyor...
Hem de akıllara durgunluk verecek biçimde büyüyor...
Akıllara durgunluk veren bu dengesiz büyümeye karşı, hiçbir hazırlığı ve önlemi olmayan Alanya, şiştikçe şişiyor.
Dahası hemen her konuda obezleşiyor.
Olaylara sadece imar gözlüğüyle bakan Büyükşehir ve Alanya Belediyelerinin, klasik belediyecilik anlayışıyla yaptığı çalışmalarla; Alanya’nın bir yanı kısmen düzelirken, bir diğer yanı çöküyor...