Ticari unvanın korunması..,

Merhaba ,bu hafta sizlere şirketlerin, firmaların, işletmelerin ticari isim ve faaliyet  benzerliğinden kaynaklı , haksız rekabete veya ticari kayba yol açabilecek ticari unvanın ve ismin korunması konusundan bahsedeceğim.

Tacirin, ticaret unvanını kanun çerçevesinde özgür biçimde seçme ve kullanma yükümlülüğü tacir sıfatının doğmasıyla başlamaktadır. Ticaret unvanını seçme ve kullanma yükümlülüğü yanında unvanın tescili zorunlu bir unsur değildir. Kurucu nitelikte olmayan tescil olmadan da tacir, ticaret unvanını kullanabilecektir. Ancak ticaret unvanının tescili ile özel bir korumadan yararlanması imkan dahilindedir.

Usulüne uygun olarak tescil edilmiş olan ticaret unvanı, unvanın sahibine kullanma ve başka kişilerce izinsiz kullanılmasını engelleme hakkı sağlamaktadır. Bu hak Türk Ticaret Kanunu’nun 52’nci maddesi ile sağlanmaktadır. Bunun yanında, usulüne uygun olarak tescil edilmiş ticaret unvanı, genel hüküm niteliğinde olan haksız rekabet hükümlerinin de korumasından faydalanabilmektedir. Ancak tescil edilmemiş ticaret unvanı TTK’nın sağlamış olduğu özel koruma hükmünden faydalanamazken genel nitelikli haksız rekabet hükümlerinden yararlanabilecektir.

Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddesine göre; usulüne uygun olarak tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece hak sahibine aittir. Kanun’un 45’inci maddesinde ise; gerçek ve tüzel kişiler tarafından kullanılan ticaret unvanın tekel hakkı tüm Türkiye için geçerlidir. Bundan dolayı gerçek veya tüzel kişi tacirlerin usulüne uygun olarak tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanları sonradan Türkiye’de hiçbir şekilde aynı ya da çok küçük farklılıklarla tescil edilemez. Daha önceden tescili yapılmış olan ticaret unvanından farkı belli olacak şekilde eklerin yapılması gerekmektedir.

Usulüne uygun olarak tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanının üzerinde tacirin mutlak kullanma ve koruma talep etme hakkı bulunmaktadır. Ticaret unvanı sahibi kendisine bahşedilen bu hakka dayanarak, bir zarar tehlikesiyle karşılaştığını ya da zarar gördüğünü ispata gerek kalmadan, ticaret unvanına benzeyen başka bir ticaret unvanının tescilini önleyebilmekte yahut kullanılmasını engelleyebilmektedir. Kanun koyucunun tacire böyle bir imkan vermesinin amacı; öncelikli olarak haksız rekabeti engellemek, gelişmekte olan ticaret unvanını korumak ve gelişmesini kolaylaştırmaktır. Tabii ki tacir bu hakkı kazanabilmesi için ilk olarak tescil işlemini gerçekleştirmelidir. Tescil burada karşımıza kurucu unsur olarak çıkmaktadır. Özel bir korumaya tabii kılmak için ticaret unvanı tescil edilmektedir. Yoksa kamuoyunu haberdar etmek gibi bir amaç taşımamaktadır.

Ticaret unvanın korunması Türk Ticaret Kanunu’nun 52’inci maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Bu koruma, tescil edilmiş ticaret unvanları için geçerlidir. Tescil edilmeyen ticaret unvanları, bu korumadan yararlanmayıp genel nitelikteki haksız rekabet hükümlerinden yararlanabilecektir.

Ticaret unvanının tescili ve kullanılması tacir sıfatının doğması ile başlamaktadır. Tacirin külfetlerinden olan bu zorunluluk hali, tacir sıfatının doğumu ile başladığından dolayı bu andan itibaren tacir, ticaret unvanını seçip kullanmak ve unvanı, işletmesi ile ticaret siciline tescil ettirmek durumundadır. Her ne kadar bu durum(tacir sıfatının kazanıldığı an) bir zorunluluk hali olarak tacire bir külfet doğursa da bunun yanında bir hak da bahşetmektedir. Çünkü tacir sıfatını kazandığı andan itibaren ticaret unvanı seçip kullanmak ve bu unvanı tescil ettirme hakkına da kavuşmuş olacaktır. Ancak şu durumu belirtmek gerekmektedir: Ticaret unvanının tescili kurucu unsur olmadığından dolayı tescilden önce dahi ticaret unvanı kullanılabilir. Fakat 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 50’nci maddesinde “Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.” şeklinde düzenleme yapılarak tescilsiz kullanılan ticaret unvanının TTK’nın ilgili maddesinde düzenlenmiş olan özel korumadan yararlanması mümkün değildir. Bunların yanında; usulüne uygun  olarak tescil edilmemiş bir ticaret unvanını ilk kez kullanan tacir, tescilsiz kullandığı ticaret unvanı üzerinde bir hak elde edecektir. Tacir bu hakka dayanarak tescilsiz kullandığı ticaret unvanına bir tecavüz halinin bulunduğunu öğrendiğinden itibaren Türk Ticaret Kanunu’nun 54’üncü maddesinde düzenlenmiş olan haksız rekabet hükümlerine başvurabilecektir. Haksız rekabet hükmünün dışında; ticaret unvanında gerçek bir kişinin adının bulunması halinde ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 26’ncı maddesi uygulama alanı bulabilecektir.

Tacir, usulüne uygun olarak tescil ettirmiş olduğu ticaret unvanının üçüncü kişiler tarafından kusurlu ya da kusursuz davranışları tecavüz edildiğini öğrendiği andan itibaren TTK’nın 52’nci maddesinde belirtilen kanuni yollara başvurabilecektir. TTK 52’nci madde uyarınca ticaret unvanın tecavüz veya ihlal edildiğini ileri süren tacir; kullanımın tecavüzün menini ve haksız olarak kullanılan ticaret unvanı tescil edilmemişse kanuna uygun olarak değiştirilmesini veya silinmesini, zarar görmüş ise kusur halinde bunun da tazminini isteyebilecektir. Ayrıca ticaret unvanının korunması amacıyla açılan dava sonucunda, mahkeme hükmün gazetede yayımlanmasına karar verebilecektir.

Tacir; haksız bir şekilde tescil edilmiş ticaret unvanının, sonradan tescil edilen ticaret unvanının kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya sicilden terkinini isteyebilir. Burada da sonradan tescil ettiren kişinin ticari dürüstlüğe aykırı davranması kanun koyucu tarafından yeterli görülmüştür. Haksız olarak kullanma, ticaret unvanının kanuna aykırı olarak oluşturulmasını da kapsamaktadır. Tescilli aynı iki unvan bulunması halinde ilk tescili yaptıran öncelik hakkına sahiptir. Ayrıca sonradan tescil edilmiş unvanın sicilden silinmesini isteyebilir. Ticaret unvanının değiştirilmesi hususu ise birbirinden ayırt edilemeyecek düzeyde birbirine benzeyen ticaret unvanının iltibası halinde karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda, T.T.K’.nın 45’inci maddesince sonradan unvanını tescil ettirilen tarafın, ticaret unvanına bir ek yapılmak suretiyle değiştirilmesi mahkemeden istenebilecektir.

Ticaret unvanını ticari dürüstlüğe aykırı olarak kullanan kimseden, ticaret unvanı kanuna aykırı bir şekilde başka bir kimse tarafından kullanılan kişi eğer bir zarara uğramış ise bu zararının tazminini isteyebilecektir. Zararın tazmini maddi ve manevi tazminat şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Zarara uğrayan hak sahibi maddi tazminat talep edebilmesi için; ticaret unvanına tecavüz eden kimsenin kusurlu olması, fiili ile zarar arasında illiyet bağının bulunması ve en önemlisi de hak sahibinin bu fiil nedeniyle bir zararı olmalıdır. Maddi tazminat için zarar tehlikesinin varlığı yeterli değildir. Zararının tazminini talep eden kişi, borçlar hukukunun genel ilkelerine uygun olarak zararını ispat etmek zorundadır. Burada hükmedilecek olan maddi tazminat miktarı; ihlalin sonucunda ihlal eden kişinin elde etmesi mümkün olan menfaatin karşılığı da olabilir. Manevi tazminat ise Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili maddesindeki koşulların gerçekleşmesi ile karşımıza çıkacaktır

Türk Ticaret Kanunu’nda ticaret unvanının seçilmesi, oluşturulması, kullanılması, tescili, gerekli eklerin yapılmasına ilişkin hükümler ile ticaret unvanının devrine ilişkin hükümlere aykırı davrananlar hakkında cezai yaptırımlar düzenlenmiştir. TTK’nın ilgili maddesindeki birinci fıkrasında; tüm mahkemeler, memurlar, ticaret ve sanayi odaları, noterler ve Türk Patent Enstitüsü görevlerini yaparlarken bir ticaret unvanının tescil edilmediğini, kanun hükümlerine aykırı olarak tescil edildiğini veya kullanıldığını öğrenirlerse durumu yetkili makamlara bildirmek zorunda olduğu öngörülmüştür. Maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında ise ticaret unvanı ile ilgili hükümlere uyulmaması halinde uygulanacak olan cezai yaptırımlar belirtilmiştir. Bu yaptırımlar; hapis cezası,  para cezası ve idari para cezasıdır. Şube eklerinin kullanılması, ticaret unvanını kullanma zorunluluğu  ve ayırt edici ek yapma zorunluluğu ile ilgili hükümlere aykırı davranıldığı takdirde iki bin Türk Lirası idari para cezası verilir. TTK’nın ilgili maddesindeki aykırı olarak ticaret unvanını devreden, devralan ve kullananlar ile ticaret unvanının ekleri ile ilgili TTK’nın 46’ncı madde hükmünü ihlal edenler hakkında üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası verilecektir. TTK’nın 62’nci ve 63’üncü maddelerinde ise ticaret unvanının haksız rekabet hükümlerine göre korunması durumunda cezai sorumluluk çerçevesinde cezai yaptırımlar düzenlenmiştir.

Herkese iyi haftalar dilerim diğer yazımda görüşmek üzere hoşçakalın…