Geçen haftaki yazımdan sonra aldığım tepkilere bakacak olursak Yeni Alanya gazetesinin sadece yerel bazda kalmadığını, tüm Türkiye’de ilgi gördüğünü söylemek gerekir. Aslında bu haftaki yazımın konusu farklıydı ama halen kendilerini taraftar sayan bazı tribün liderlerinin tetikçilerine cevap vermek için aynı konuya devam ediyorum. Gazetenin internet sayfasına yorum yapılmamış ama şahsıma gelen maillerin de kayıt altında olduğunu unutmasınlar.
Biz geçen hafta İstanbul takımlarının taraftarlarının örnek olmayacağını söyledik. Ama hiçbir zaman tüm taraftarı aynı şekilde suçlamadık. Özellikle de Anadolu’daki İstanbul takım taraftarlarını ayrı tuttuk. Hedefimizde sadece bazı İstanbul takım taraftarları vardı. Sadece kulüpten nemalanan tribün liderleri ve toplumu yönlendirmeye çalışan insanları suçladık. Tuttuğu takımı kalkan olarak kullanan ve her toplumsal olayda kitleleri kışkırtan hainlerden söz ettik. Bunu benim yazmama gerek bile yoktu, her şey ortadaydı. Ama bunları yazacak İstanbul basını yok. Tiraj kaygısı hepsini kör etmişti. Eğer köşe yazarı istediğini yazamıyorsa, yazacaklarında gazetesinin geleceğini düşünüyorsa ona yazar değil “Kalemşor” denir. Yıllardır yeni Alanya’da yazıyorum. Sayın Mehmet Ali Dim, bir gün bile yazdıklarıma müdahale etmedi veya telkinde bulunmadı. Yazılarımdan rahatsız olanlara bile dik durmasını bildi ve bir gün bile bana bunu hissettirmedi. Bu yüzden yazdıklarım dik olabilir ama kimse “Gerçek değildir” diyemez. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki kimi eleştirsen düşman ilan ediliyor. Güzel bir şeyi kaleme aldığımız zaman da yalaka kelimesi kullanılıyor. Sağduyulu bakan insan sayısı çoğalacağı yerde azalıyor. Toplumda futbol takımları veya başka alanlarda her şey kutuplaşmış durumdadır. Bu değişmeyeceğine göre biz de bildiğimiz yolda ilerlemeye devam edeceğiz. Sadece yerel bazda değil ulusal bazda da yanlışları söylemeye devam edeceğiz.
Geçen haftaki endişemin ilk işaretini Avrupa maçında gördük. Belli ki lig maçlarında özellikle İstanbul da bu devam edecek. Çarşı gibi basın tarafından şişirilmiş gruplar akıllarını başlarına almalı. Sizler o takımı temsil ediyorsunuz, grup liderlerini değil. En azından “Biz takım için bunu yapıyoruz, seviyoruz” gibi edebiyatlar yapmadan dik durmayı bilin. Futbol seyircisi sahada sadece futbol izlemek istiyor, başka şeyler değil. Umarım ben haksız çıkarım ve insanlar futbol izler. Tribün olaylarının, hakem hatalarının, başkanların demeçlerinin, yorumcuların komplo teorilerinin maçın önüne geçmediği futbol için haksız çıkmayı her zaman isterim. Belli oldu ki taraftarlarla kulüpler arasında bu bağlar olduğu sürece bu sorunlar bitmeyecek. Burada her şeyi yeniden dizayn eden, her soruna parmak basan devlete iş düşüyor. Milyonları ilgilendiren bu konuya artık devletimiz köklü çözümler için el atmalıdır. Devletimiz şunu unutmamalıdır. İstanbul Türkiye’nin kalbi olabilir, yazılı ve görsel basının gözbebeği olabilir ama nüfusun büyük çoğunluğu Anadolu’dadır ve biz bu insanları örnek almak, onları taklit etmek istemiyoruz. Sayıları az olan bu insanların futboldan temizlenmesini istiyoruz.