“Ülkenin tüm sahilleri böyle olmalı” dedirten, Tekirdağ sahillerinin havadan çekilmiş görüntülerini gösteren “Sadakat” adlı bir dizi var televizyonda; izliyor musunuz, bilmiyorum?
İşte o dizide, Tekirdağ sahillerinin havadan çekilmiş görüntülerini verdiği zaman; Alanya Sahilleri üzerine ÇİN SEDDİ gibi konuşlandırılmış, son derece sakil görünümlü kafeler(!), restoranlar(!) geliyor gözümün önüne, kahroluyorum.
… …
Önce şunu bilelim ve aklımızın ve de belleklerimizin bir yerlerine silinmemek üzere kaydedelim.
Kıyı Kanunu’na göre, bu sahiller üzerine konuşlan(dırıl)mış tesislerin hiçbirinin durumu yasal değil.
Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanabilme işlemlerinde öncelikle, kamu yararı gözetilir.
Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır,
Kıyıların bu şekilde işgali de, bu tür işgallere göz yumulması da suçtur.
“Bu tür yerlerde; KAMU YARARINI ORTADAN KALDIRACAK veya ENGELLEYECEK BİÇİMDE ÖZEL MÜLKİYET İLİŞKİSİNİN KURULMASI, BU TÜR YAPILAŞMALARIN, İPTAL NEDENİDİR.”
* * *
Neyse, bu durum, madalyonun bir yüzü(ydü).
Biz şimdilik, bu gerçekleri dillendirmeyi bir kenara bırakıp; esas iletmek istediğimiz, iletilere yoğunlaşalım.
* * *
İlk sözüm, ilk iletim, Kıyı Kanununa rağmen kamuya ait bu alanlar üzerine konuşlan(dırıl)mış tesis sahiplerine ve onların böylesi kamusal alanlara konuşlanmasına göz yuman Alanya Belediyesi’ne…
Şunu demek, sözü şuraya getirmek istiyorum.
O ki, yasal olarak konuşlanması ve konuşlandırılması mümkün olmayan bu tür kamusal alanlara konuşlanma izni veriyorsunuz; izin verdiğiniz bu yapılar; hiç değilse Kemali Hacıkadiroğlu’nun yaptığı ve “serenity” adını verdiği çay bahçesi görünümlü bahçe gibi küçük, mütevazı, sevimli ve de TEK TİP olsun.
Evet, tek tip…
Şöyle bir çıkın, (alıcı bir gözle) bir deniz tarafından bakın, bir kara tarafından, bir de kuşbakışı olarak havadan bakın ruhsat verdiğiniz bu rezil yapılara(!)…
Nereden bakarsanız bakın, tek kelimeyle iğrençler.
Abartılı, açgözlü ve görgüsüzce bir yapılaşma var bu mekânlarda.
Hepsi birbirinden sakil, hepsi birbirinden iğrenç bu yapılaşmalara neden izin veriyor, neden göz yumuyorsunuz?
Hepsi birbirinden kaba ve salaş bu barakalar, Dünya Turizminin Başkenti diye şişindiğiniz Alanya’ya yakışıyor mu?
* * *
İkinci sözüm ve iletim; kamunun hüküm ve tasarrufu altında olması gereken kumsal üzerine, yasa dışı olarak konuşlanan tesis sahiplerine…
A benim güzel kardeşlerim, a benim muhterem işletmecilerim;
O ki, bir boşluk bulup; yapılaşılması mümkün olmayan kumsal üzerinde yapılaştı(rıl)nız.
O zaman hiç değilse biraz tokgözlü olun, mütevazı olun be kardeşim, … Görsel zevki olan bir mimar bulun; gözleri rahatsız etmeyecek şekilde yapılaştırsın sizi.
Bu insanlar, bu turist, mecbur mu sizin odunlarınızı, meşrubat ve sebze kasalarınızı, atık ya da yedek şemsiyelerinizi, lebalep doldurduğunuz bahçenizde ki garip, anlamsız barakaları, sözüm ona kameriyelerinizi görmeye?
Adım atacak, dönecek yer yok; parsel parsel, santim santim işgal ettiğiniz kumsalın üzerinde…
Bu nasıl zevk?
Bu nasıl açgözlülük?
* * *
Üçüncü iletim de; ÇİN SEDDİ GÖRÜNÜMLÜ TESİSLERE İSYAN EDERCESİNE, denizin görüntüsünü kapatmadan, bir kır bahçesi dinginliğinde ve sessizliğinde bir mekan hazırlayan Kemali Hacıkadiroğlu’na.
Doyumlu, görgülü ve alçak gönüllü bir anlayışla tasarlanmış, gözü rahatsız etmeyen mini mini barakalar var tesisinizde.
Sergilediğiniz örnek tavır için ben kendi payıma, size ve çocuklarınıza teşekkür ediyorum Sayın Kemali Hacıkadiroğlu.
Bu abartısız düzenlemeyle, size ve ailenize yakışanı yapmışsınız.
Tok gözlülüğünüzü, kültürünüzü ve görgünüzü yansıttığınız ve “SERENİTY GARDEN” adını verdiğiniz bu alanla, umarım örnek olursunuz.
Umarım, Belediye nezdinde de takdir görür, örnek tesis olarak baz alınırsınız.
Kazancınız bol olsun.
* * *
Ve son iletim, Belediye Başkanımız Sayın Adem Murat Yücel’e…
“Sayın Başkanım;
Bisiklet yolu” amaçlı yeni düzenlemenizle; yasal sınırlarının (zaten) dışına taşmış olan tesisleri geri çektirerek; kısmen de olsa, bu tesis sahiplerini disipline ettiniz.
Size ve meclis üyelerinize teşekkür ederim.
… …
Yalnız, söz buraya kadar gelmişken; bir konuyu daha dillendirmeden geçemeyeceğim Sayın Başkanım
Bu aşamada gönül; “… Aslında kamunun hüküm ve tasarrufu altında olması gereken bu kumsal alan üzerine, (öyle ya da böyle bir şekilde konuşlan(dırıl)mış) kaba saba, salaş yapıların, tümünün birden yıkılmasını; yerlerine, Kemali Hacıkadiroğlu’nun, Serenity Garden’ı gibi denizin görüntüsünü kapatmayacak BASİT ve SADE tesislerin yapılmasını…” arzu ediyor...”
Kaldırın bu ÇİN SEDDİNİ buradan, tarihe geçin Başkanım…