Terzi Mişon’la, kunduracı Salomon, çocuklukları birlikte geçmiş, iki samimi arkadaş.
İkisi de mahallerinin kızı, güzeller güzeli Rebeka’ya sevdalı.
Rebeka, Mişon’u yeğliyor, Mişon’la evleniyor.
Salomon da aşkını, kalbine gömmek zorunda kalıyor.
Rebeka’yı unutmaya çalışıyor ama unutamıyor.
Aklı fikri, Rebeka’da olduğu için de bir başkasıyla olamıyor, gizliden gizliye Rebeka’yı sevmeye devam ediyor.
Aradan yıllar geçiyor. Her üçü de 60’lı yaşları deviriyorlar. Derken Mişon ölüyor.
Salomon’un gözü hâlâ Rebeka’da
Rebeka’ya evlenme teklif ediyor.
Rebeka “Olmaz, sen Mişon’un en yakın arkadaşıydın. Yakışık almaz” diye direttiyse de; Saloman alttan giriyor, üstten çıkıyor, sonunda Rebeka’yı evliliğe ikna ediyor.
Evleniyorlar.
Ama Salomon, eski Salomon değil; fizik var, görüntü güzel ama hepsi hepsi o kadar işte.
Gerdek gecesi, Salomon’da bir heyecan, bir panik ki sorma gitsin.
Salomon kendini şöyle bir yokluyor, anlıyor ki o işi beceremeyecek. Zaman kazanmanın, zamandan çalmanın, yollarını zorluyor. Ola ki bir mucize olur, ola ki heyecanını korkusunu yener…
Rebeka’ya pazılarını gösteriyor, soruyor; “Söyle bire Rebeka, Terzi Mişon’da böyle pazı var mıydı?”
Rebeka yatakta, sessiz ama şaşkın, Salomon’u izliyor.
Salomon, vücudunu üçgenleyip, baldırlarını kasıyor, “Söyle bakalım Rebeka, senin Terzi Mişon’da böyle vücut, böyle baldır, böyle kas var mıydı?
Rebeka’nın yüzünde müstehzi bir gülüş, Salamon’u izliyor.
Salomon atıyor yere kendini, başlıyor şınav çekmeye. Şınav çekerken de Rebeka’ya dönüp soruyor. “Senin Terzi Mişon böyle şınav çekebilir miydi?”
Derken Salomon, odanın içinde ters, düz taklalar atmaya; amuda kalkıp ellerinin üzerinde yürümeye başlıyor, bir yandan da gözü Rebeka’da, sorulara devam ediyor; senin Terzi şunu yapar mıydı, bunu yapar mıydı, diye…
Rebaka kaçın kurdu; Salamon’un beynini okuyor.
Çıkıyor yataktan, koyuyor ellerini beline, diyor ki; “Ülen Salomon, iki saat oldu, yatağa gelemedin. Yatakta debeleneceğine, yerlerde debelenir, ‘Terzi onu yapar mıydı, bunu yapar mıydı’ diye debelenip duracağına gel yatağa inceldiği yerden kopsun. Biz savaş değil, keyifli bir operasyon yapacağız.”
Salamon çaresi giriyor yatağa ama sonuç, sıfır sıfır elde var sıfır….
Çene var, icraat yok.
Tıpkı AKP iktidarı gibi.
Cağız da cağız, ceğiz de ceğiz…
Ne zaman?
- Cakkıdı cak, cak… Cekkidi cek cek…
* * *
Bu nasıl bir anlayış, bu nasıl bir yönetimdir, anlamak mümkün değil.
Yapacaksan yap, gireceksen gir, becerebileceksen becer, beceremeyeceksen de sus be kardeşim. Giderek, komik durumlara düşüyor, inandırıcılığımızı yitiriyoruz.
El insaf!
Aylardır karşılıklı, kuru sıkı sallayıp, duruyoruz.
Ne hedef kaldı, ne de o hedefleri vuracak güç kuvvet ve de moral…
Her şey yer değiştirdi, hepsi ulaşılamayacak, bulunamayacak yerlere göçüp, göçürülüp, konuşlandırıldı.
* * *
Bir Ulu Önder’in tavrına bakın, bir de şimdiki tavırlara.
Ne diyor AKP iktidarı?
Sizde bu pazı var mı?
Şu vücudu, şu kasları görüyor musun?
Siz böyle şınav çekebilir misiniz?
… …
… …
Yetti artık!
Daha ne kadar sürecek bu çile, bu işkence?...