Tarladan tezgaha yüzde 400 zam

Türkiye Ziraat Odaları Birliği verileri derlemiş ve açıklamış:

Türkiye Ziraat Odaları Birliği verileri derlemiş ve açıklamış:
"Çiftçiden kilosu 1.11 liraya alınan domates Hale geldiğinde 1.47 lira oluyor. Pazara çıktığında 2.47 lira oluyor, marketlere ise 3.47 liraya satılıyor. Domates yüzde 193 zamlandıktan sonra sofralara ulaşıyor."
Bu oranlar sebzelere göre değişiyor.
Bazı ürünlerde oran yüzde 400'lere ulaşıyor.
Tespitler güzel ve yerinde.
İyi de bu durum yeni değil ki! Ben bildim bileli ne üretici kazanıyor ne de tüketici...
Yıllar öncesi.
1980'lerin ortası...
Gazeteciyim. Güneş Gazetesi'nin muhabiri. Domatesin öyküsünü yazacaktım. Tarladan mutfağa...
Kendimi lise mezunu işsiz bir genç olarak tanıttım ve Fethiye'de bir domates tüccarının yanında iş buldum. Yaptığım iş çok basit ancak dikkat isteyen bir işti. Üreticinin kasaladığı domatesler tartılıyor, kasa fireleri düşülüyor, kilogramı ve karşısına da fiyatı yazılıyordu.
Basit bir defter… Üreticinin adı, soyadı ve alacağı miktar.
Tüccar peşin para ile alışveriş yapmıyordu, domates yükleniyor, hale götürülüyor, para tahsil ediliyordu. Bir hafta sonra üreticinin parası ödeniyordu.
Üreticiler, tarladan mal alan ve kaçan "tüccar" kılıklı dolandırıcılar yerine her yıl düzenli olarak alım çadırları kuran ve tanıdığı tüccara malını veriyordu.
Üç gün boyunca çalıştım.
Ne vergi vardı, ne fiş, ne fatura!..
Bir defter ve elden alınan mal, bir hafta sonra üreticiye ödenen para...
Gazeteci arkadaşım Halil Hüner kimliğini açıklayarak geldi ve benim fotoğraflarımı kantar başında çalışırken çektikten sonra patrona yöneldi.
Anlattıklarının gerçekle ilgisi yoktu. Benim yaşadıklarımla onun anlattıklarını aldık.
Domatesin tarladan, sofraya fiyatının altı kat arttığını tespit ettik.
Başlığı, "Domatesin öyküsü" diye attım, Güneş Gazetesi'nde üç gün boyunca yayımlandı. Bu röportajım Çağdaş Gazeteciler Derneği'nden "Yılın Röportajı" ödülünü aldı, ben de "Yılın Gazetecisi" ilan edildim.
Aradan yıllar geçti.
Güzel ülkemde değişen bir şey yok!
Üretici kazanamıyor, tüketici de...
Kazanan aracılar, alanlar ve satanlar...
***
Halkını düşünen ve halktan yana belediye başkanlarına düşen görev; üretici ile tüketiciyi buluşturan ve AVM'lere kafa tutacak ucuzluğu sağlarken üreticiyi de kazandıracak sistemi kurmak olmalı.
Bu halka karşı sorumluluk olmakla birlikte tarım kesimine sağlanacak bir can suyudur.
Yoksa biz bu haberleri yıllar sonra yine okuruz...
Tabii üreten köylümüz kalırsa...