İNSANOĞLU
Fransa’daki mağaralara hayvan resimleri çizerek çağının tanıklığına başlamış. Gözlemlediği doğayı, ona hakim oluşunu, edindiği bilgiyi geleceğe aktarmak için Lascaux mağaralarında 20 bin yıl önce işe koyulmuş.
Sümer uygarlığı ise 5 bin yıl önce yazıyı icat ederek görevi mağara adamından devralmış. Tablet evlerinde okuma yazma öğrenmiş; günlük tutmuş, tapınaktaki fahişelere kadar her şeyi kayıt altına almış. Neredeyse tarihi başlatmış… Dünya düzenini sağlayacak ilk semavi kitap Tevrat’ın içeriğinin de, çivilerle taşa kazınan o bilgilerden aparıldığını söylemeye gerek yok.
Günümüzden 2 bin yıl önce Mısır uygarlığı son demlerini yaşarken, üç ayrı alfabe kullanarak Yunanca ve Mısır dillerinin karşılıklarını anlamamıza yarayan Rosetta Taşı’nı hazırlamış insanoğlu. Tarihin ilk sözlüğünü yani…
Sonrası çok çabuk geçmiş; hadi insanlığı Homo Sapiens ile başlatalım, 150 bin yıl içinde son 2 bin nedir ki? Bugün yani 21. Yüzyılın başlarında yaşanan baş döndürücü hızdaki bilgi ve iletişim çağında, yine mağara çizimlerine dönmüş durumdayız; sosyal medya kullanımıyla! Senin etkilenmeni istedikleri kadarının sunulduğu ve senin onaylayarak, tarihe tanık olduğunu zannettiğin bilgilerle, fotoğraflarla süslenmiş sosyal medya çağındayız…
Çağın egemeni, binyılların süzgecinden geçen bilgiyi kendi yararına dünya düzeni kurmakta kullanmış. Yol haritaları hazırlamış; akademisyenlerine kitaplar yazdırmış, dünya olacaklara hazırlansın diye. Sömürü düzenindeki haksızlığa baş kaldırmanın, din ve etnik kökenli olacağını bildiği için dünyayı bu yolla kaşımış. Uyduruk bir subayının brifingindeki hazırlanan haritada, ülkenizin bir kısmının yok olduğunu görmüşsünüz, tepki bile verememişsiniz. Adam meğer tarih yazıyormuş, sen tanık bile olamamışsın; öylece bakakalmışsın…
Son yıllarda Yumuşak Güç (Soft Power) devreye girmiş. Mazlumların karşı çıkışını sezmiş; politikasını sertlikle değil, ikna yoluyla, güven aşılayarak uygulama yoluna gitmiş. Kurumları aracılığıyla uyguladığı uluslararası diplomaside ülkesinin bilgi birikimini, değerlerini, kültürünü öne çıkarmayı yeğlemiş. Bunu,
“kadife bir eldiven içinde sıkılmış yumruktan”
dünyaya bakarak yapmış. Pis işleri ise taşeronlara, çağın kullanışlı aptallarına havale etmiş…
Egemen, baş döndürücü bir hızda dünyayı yönetiyorken, seni ürettiği sorunlarla baş başa bırakıyor. Dünyayı bölüşüm kavgasında olduğu bir diğer gücün, senin ekonomini paramparça etmesine izin veriyor. Yumuşak Güç’ün en önemli etki alanı olan sosyal medyada dünya gündemini belirlerken, seni uçkur tartışmalarına, Sarraf’ın neyim ahlaksızlık haberlerine mahkum kılıyor. Sen gündelik sorunlarınla kaygılar içindeyken, o uzun erimli politikası içinde sana yeni roller biçiyor.
Biz ise yerel ölçekte oturmuş, siyasileştirdiğimiz hizmet bayrağımızı kime karşı dik durarak nereye dikeceğimizi; Osman Amca’nın bugün kimi fırçalayacağını tartışıyoruz! Çağımıza bırakın tanıklık etmeyi, sürdürülen büyük davanın içinde yer almayı bile beceremiyoruz… Bildiğimiz tek şey var, o da sandıktaki oy tercihimiz ile tarihe yalancı tanıklık etmek…