Yörük, Türkmen asıllı Serik halkının yarısı ata yurdu Isparta yakınlarındaki yaylalara çıkarken, diğer yarısı da Aksu ilçesinin, Kumköy'ün kumsal plajlarına akınla kumlara sarılıp, denizin sıcak sularıyla kucaklaşmakta, yazlık, yurt tutmakta çardaklarda yazı geçirmektedir. Modern çağda toplumlar geçim derdiyle betonkent şehirlere akarken yaylalara göçmeyenler huzuru tabiatın gerçek yüzü deniz, kum, güneşte aramaktadır.
Yaylalara göçenler de Torosların zirvesinde çam, ladin, katran, ardıç ağaçlarının oluşturduğu endemik ortamın pür nur havasıyla sahildeki sıcakların geçmesi, sağlıklarının sapa sağlam sağlamlaşma, dipdiri dirilmesi umudu taşımaktadır. Ataların örf ve adetlerine sadık yaylacıların tek eksikleri eskisi gibi yanlarında süt, yoğurt, peynir ürünü verecek davar, koyun sürüsüyle yollarda konaklatacak at, deve, çoban köpeği gibi yoldaşların yokluğudur. Arabayla cırt yaylaya, keyfi kaçtı fırt sahile birkaç saatlik yolculukla sıralarına dönebilmektedir.
Kumsallarda işin başka yönü de güneş, deniz, kum ve kumsalda her yıl kurulu ve bakımı yapılan yüzlerce çadır, çardaklar. Birkaç sene öncesine kadar Kadriye, Belek, Boğazkent, sahilleri boyunca da uzanmaktaydı. Ancak, 1989 yılı, Antalya Turizm Bölgesi, ve Turizm Merkezi ilan edilmesiyle kapsamlı turizm yatırımları yazlıkçı plaj halkını Kumköy’ün Aksu Çayı ile denizin buluşma havzasındaki kumsal yarımadada sıkışmaya mahkûm etmiştir. Söz konusu kumsalın da turizm yatırımları için imara açılarak çardak yaşamı son bulacak dedikodusu tedirgin etmektedir. Karetta karetta üreme merkezi niteliği taşıması da doğal denge açısından önemlidir. Pırıl pırıl mavi denizi, ince kumlu kumsalın güzelliğiyle büyüleyicidir. Duş, WC, mutfak, yatak odası ve açık aturma alanlarından oluşan çardaklarda gündüz, geceleri de serindir.
Çardakların elektrik ihtiyacı güneş enerji panelleri; duş, temizlik suyu da taşımayladır. Yıllarca Aksu Belediyesi içme suyunu ihtiyacını sağlamışken, bu yıl sular kesiktir. Gelecek yıla çadırların yıkılacağı yönündeki haberler nedeniyle hizmetin aksatıldığı sanılmaktadır. Karetta yuvalarının korunduğu gözlenen kumsal plajdan halkı uzaklaştırma söylemi dikkat çekmektedirler. Alanya'da da halk plajlara girememekten yakınmakta ve şikâyetçidir. “Turizm” diye yerli halkın yazın doğal ve sağlık alanlarında bronzlaşma şansından mahrum bırakılması vefasızlıktır.
Bu yıl, vatandaşın suyunu iptal ederek; gelecek yıl, "Gelmeyin!" demek mi uygundur? Yoksa doğrudan kış boyunca halka duyurulur da seneye çardaklara izin verilmeyeceğine dair tedbir ve tedarikle sezon öncesinden yasak koymak mı? Bu yıl da çardaklara göz yamulduysa, su tedarikinde de eskisi gibi yardımcı olunabilirdi.
Plajlar kamunun, halkındır. Özel tasarrufa tahsis edilemez. Tapu verilemez, izinsiz işgal edilemez. İşgal edilmişse işgaliye ücreti alınabilir. Yasalar karşısında Yörük, Türkmen boyların boynu kıldan incedir. Kararın doğru, hakkın adil tecellisine inandırılması esastır. Kesin karar gerekir. En kötü karar, kararsızlıktan daha iyidir.
Antalya Büyükşehir Belediyesi seçmenin mağduriyetinin ortadan kaldırılması için yardımcı olmalıdır. Çöpü alınmakta, ilaçlaması yapılmaktadır. Geçen yıllarda verilen su bu yıl da verilmelidir. Büyük başkan, Yörük beyi, bu işi çözmelidir! Geçen hafta, güzel, keyfli hafta sonu anısına yetkililere hatırlatma arzumu kaleme aldım. Yine de büyükler, sizler bilirsiniz! Siyaset çözüm üretir, seçim vakti çabuk gelir. Unutmayınız!.