Küresel sömürgeci güçler kendilerinin maşası olmayan İslam ülkelerinde "yönetici değişikliği" görüntüsü adı altında haince planlarını uygulamaya koymaktalar. Bunu da özellikle zenginlik kaynaklarına sahip ülkelerde yapmaktalar. Sanki üzerlerine vazife imiş gibi bahse konu olan ülkelerde yönetim aleyhine toplantılar yapıp, o ülkelerde de işbirlikçileri vasıtası ile tahribatlar yapmaktadırlar. En acı tarafı da kötü emellerine bizi de kullanarak alet etmektedirler.
Filistin’de, Doğu Türkistan'da, Çeçenistan vs.'de olanlara ses çıkarmayanlar bir anda "insan hakları" havarisi kesildiler. Öyle ya akan kan Müslüman kanı olduğuna göre varsın aksın bir şey olmaz. Görüyorsunuz bu sahtekarlar Afrika kıtasındaki açlık dramına hiç ilgi duyuyorlar mı?
Suriye'de oynanan oyunun asıl hedefi İran ve Türkiye'dir. İslam ülkelerini "Büyük Orta Doğu Projesi” adını verdikleri hain planla paramparça ederek ufalamak zenginlik kaynaklarının üzerine oturmaktır. Suriye'nin tasfiyesinden sonra Kafkas, Ortadoğu, İran petrollerinin İsrail üzerinden dünyaya pazarlanması ve İsrail'in dünyanın en önemli enerji istasyonu haline getirilmesi amacı güdülmektedir.
Kaddafi ve özellikle de Esad ile "kanka" derecesinde çok samimi idik ne oldu da birdenbire "U dönüşü" yapıverdik. Bu dönüşün bize iki aferin birçok yaşadan başka ne getirisi olabilir. Bu alçakların kötü niyetlerini 1991 Birinci Körfez Savaşı sonrası hâlâ anlamadık mı? Irak ambargosu Irak'tan ziyade bizi mağdur etmedi mi? Ne çabuk unuttuk? O ambargo yüzünden zararlarımızın yüzde biri dahi karşılanmadı.
Suriye üzerinden Arap dünyasına açılma fırsatını kendi elimizle kaçırdık. Geçen yıl sadece Gaziantep ilimizden bir milyar dolar ihracat Suriye'ye yapılmıştı, bu gün ise sıfırdır. Acaba kendi ayağımıza kurşun sıktığımızın farkında mıyız?
Ülkemizdeki bölücü terörün baş sorumlusu peşlerine takıldığımız sömürgeci, soykırımcı bu katiller değil mi? Eğer Libya'da olduğu gibi Suriye'ye NATO müdahalesi olursa hiç müttefiki İran boş durur mu? Bu coğrafyadaki Şiiler boş durur mu? Hiç bizim başımız ağrımaz mı?
Bizim milli menfaatlerimiz Suriye'nin yanında yer almaktır. Esad yönetimi bir takım adımların atılacağı garantisini verdiği halde gördüğünüz gibi Batılı sahtekârlar hâlâ aynı oyun peşindedirler. Amaç demokrasi veya insan hakları değildir. Bu kocaman bir yalandan ibarettir. Amaç zenginlik kaynaklarının batılı hırsızlar tarafından yağmalanması ve çalınmasıdır. Onlar bu coğrafyada insan hakları ihlali arıyorsalar öncelikle İsrail'e bakmak zorundadırlar. Keza Suudi ve diğer körfez yönetimlerinde insan haklarından mahrum yönetimler mevcuttur. Ancak kendilerinin uşakları olduğu için ses çıkarmamaktadırlar. Gerek Libya, gerekse Suriye yönetimlerini kıyasladığınızda bu konuda onların daha ileride olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yukarıda belirttiğimiz gibi amaç başkadır. Şunu da belirtelim ki batılıların olduğu yerde hak, hukuk vs. olmaz, olamaz.
Evet, Suriye politikamız başından beri yanlıştır. Olaylar Suriye'nin iç işleridir. Diğer ülkeleri ilgilendirmez. Eğer şu anda Erbakan yaşasa ve işbaşında olsa idi Libya ve Suriye konularında talebelerinin yaptığı büyük hataları yapmazdı diye düşünüyorum. Kendi ayağımıza kurşun sıkmakla meşgulüz. Herhalde "BOP Eşbaşkanlığı" gereği olsa gerek.