Şükür hakka teşekkürdür

HER şeye şükredip herkese teşekkür borçlanıyoruz. Oysa şükür hakka teşekkürdür haksızlığa teslimiyet değil. Bize yalnızca şükretmeyi öğütleyenler, bizden her daim teşekkür bekleyenler bizi haksızlıklarına ve yalanlarına ortak...

HER

şeye şükredip herkese teşekkür borçlanıyoruz. Oysa şükür hakka teşekkürdür haksızlığa teslimiyet değil. Bize yalnızca şükretmeyi öğütleyenler, bizden her daim teşekkür bekleyenler bizi haksızlıklarına ve yalanlarına ortak etmek isteyenlerdir.
Evet, şükretmeliyiz. Yaşadığımız için, nefes aldığımız için, su için, hava için yani yaratıldığımız ve bize yaratıcı tarafından sunulmuş muazzam imkanlar için yapmalıyız, kusursuz ve eksiksiz olanın yalnızca Allah olduğunu unutup kullara kusursuzluk atfederek yapmamalıyız bunu. Eğer kullardan bazılarının kusursuz olduğuna iman edersek imandan şüpheye düşeriz ve kullara kul oluruz.
İnsan özgür yaratılmıştır ve İslam bu özgürlük pekişsin diye gönderilmiştir. Zulme ve haksızlığa karşı bir isyan çığlığı olan Kur’an, haksızlığa şükrü ve hakkımıza tecavüz edenlere teşekkürü önermez. Eğer olsaydı Ebu Cehil’i cehaletten kurtarıp Mekkeli müşrikleri aklamamız gerekirdi.
Kıyısından köşesinden bize de faydası oluyor diye, aslında isyan edeceğimiz bir haksızlığa şükretmek ne fena. Ve ne fena “Bal tutan parmağını yalar” deyip balımızı emanet ettiğimiz herkese parmağını yalama hakkını tanımak. Hele de bütün balı yalamadılar diye şükretmek daha fena. Şükrümüz bala ve onu bize verene olmalı. Hepsini yemeyen hırsıza değil.
Hayatlarımızı pazarlık konusu edenler ve hayatlarımızı pazara çıkaranlar şimdilik bize dokunmuyor olabilirler. Buna şükredersek onların varlığını ebedi kılarız ve günün birinde bize de dokunmalarını engelleyemeyiz. “Bize dokunmayan yılan bin yaşasın” der ve yılanın ömrüne ömür bahşedersek kendi ömrümüzü tehlikeye atmış oluruz.
Şükür Hakk’a teşekkür, Hakk’ı takdirdir. Ve şükür hakkımıza razı olmaktır. Hakkımızı gasp edenlere ve haksızlığı hak sayanlara teslimiyet değil.