Suç ve ceza

SUÇ ve ceza derken, Dostoyevski'nin o meşhur romanından söz etmiyorum. Sözünü ettiğim Türkiye. Daha doğrusu, Türkiye'de işlenen suçlar ve suçlulara verilen cezalar.  Bakın bu konuda Platon ne demiş: 'Hükümler ılımlı,...

SUÇ

ve ceza derken, Dostoyevski’nin o meşhur romanından söz etmiyorum.
Sözünü ettiğim Türkiye.
Daha doğrusu, Türkiye’de işlenen suçlar ve suçlulara verilen cezalar.
Bakın bu konuda Platon ne demiş:
“Hükümler ılımlı, yasalar insafsız, ilkeler değişmez olmalı.”
Bizde öyle mi?
Bizde ilke diye bir şey yok.
Biz, yasaları yazboz tahtasına çevirmekle meşgulüz.
Terör örgütleri ülke genelinde cirit atıyorlar.
Parlamentoda temsilcileri var.
Toplu katliamlar planlanıp hayata geçiriliyor.
Ankara’nın göbeğinde, peş peşe iki vahşet olayı yaşandı.
Örgüt, 18 yaş altındaki gençleri eyleme sürüyor.
Cadde ve sokaklar yangın yerine dönüştürülüyor, araçlar, dükkanlar ve evler yakılıyor.
Yakanlar 18 yaşın altında diye bırakılırken, devlet bu yakılıp yıkılanları tazmin ediyor.
Doğu ve Güneydoğu’daki operasyonlarda da, yıkılan ve zarar gören binaların, devlet tarafından yapılacağı söyleniyor.
Bu eylemleri gerçekleştirip bu zararı verenler yakalandığında, zarar onlara fatura edilmediği sürece, bu rezillik devam edip gider.
Cezalar caydırıcı değil.
Cezaevleri neredeyse lüks otellere dönüştü.
Biz, suçu ortadan kaldıracak, en azından asgariye indirecek önlemler alarak, suçluları suç işledikleri için pişman olacakları bir ortamı yaratma yerine, neredeyse suçluları nasıl rahat ettirebiliriz ya da bir afla bir an önce bunları nasıl dışarı çıkarabilirizin hesabını yapmakla meşgulüz!
Mesleğimle ilgili olarak, yıllar önce bazı cezaevlerine defalarca girip çıktım.
O cezaevlerinde kalmak, normal bir insan için en büyük eziyetti.
Bugün öyle mi?
İşin çok daha ilginç yanı ise, bizim gençliğimizde, bir güvenlik görevlisine yani polise bırakın, taşla, sopayla, tekmeyle saldırmayı, düğmesini kopartmanın bile çok büyük bir suç olduğu anlayışı topluma hakimdi.
Askere ise, el kaldırmayı bile kimse aklının ucundan geçiremezdi.
Bugün her yerde, bir bahanenin arkasına sığınarak, bir sürü saçma sapan gerekçelere dayalı olarak eylem yapılıyor.
Ülke genelinde hazır bir sürü eylem timleri var.
Bunlar, güvenlik güçlerine taşla sopayla molotof kokteyl ile saldırırken, güvenlik güçlerimiz sanki can taşımıyormuş gibi, robot şeklinde, kalkanlarla bu saldırganların hedef tahtası haline getirildi!
Güvenlik güçleri en küçük bir müdahalede bulunsa, orantısız güç kullanmakla suçlanıyor.
Kimi medya kuruluşları, saldırganların çirkinliklerini ekrana taşıma yerine, güvenlik güçlerinin en küçük sert bir müdahalesini defalarca ekrana taşıma aymazlığı içinde.
Amerika ve Avrupa’daki güvenlik güçleri bırakın orantısız güç kullanmayı, dur ihtarına uymayanları bile anında infaz ediyor.
Cezalar caydırıcı olmadığı sürece ne terörün, ne de bir sürü suçun önüne geçebiliriz.