Her alanda olması gereken etik değerleri çiğneyerek, vurgun ve soygun peşinde koşan bir sürü uyanık üçkağıtçı türedi. Gücü gücü yetene! Ahırdan boşalmış besili danalar gibi, oraya buraya saldırıyorlar. Herkes, önüne geleni en hassas yerlerinden öpüp sevme sevdasında. Anadolu insanının övündüğü, dürüstlük, erdem, ahlak ve tüm insani değerler, özünü yitirmiş, sözde laf salataları olarak günlük yaşamımızın bir parçası haline geldi! Toplumun önemli bir bölümü, sahip olmadığı değerlerle övünerek günü kurtarmaya çalışıyor! Tüketim nedir bilmeyen yoksul bir toplumda tabii ki soygun ve vurgun olmazdı. Türkiye genel olarak çıplaklar hamamıydı. Çağdaş teknolojik gelişmeye dayalı ürünler bu ülkeye hem çok geç, hem de en eskimiş külüstürleri gelirdi. Rahmetli Özal’la birlikte çağın teknolojisiyle kucaklaşmasına kucaklaştık ama, bunu hazmedecek altyapıya sahip olmadığımızdan, birbirimizi kazıklamaya, soymaya, vurgun peşinde koşup, krallar gibi yaşamanın ilkelliği içine girildi! Acıma duygusu olmayan, insanlıktan nasibini almamış bireylerle dolu bir toplum olduk. Okullarda papağan gibi tekrarladığımız, Türküm, doğruyum, çalışkanım, sözleri palavraya dönüştü. Daha yeni açıklandı, pazarda satılan sebze ve meyvelerin onda yedisi, marketlerdekilerin de onda dördünün hormonlu ve de çok zararlı ilaç kalıntılarının bulunduğu laboratuarlarca tespit edilmiş durumda. Sahte içki üretip insanları öldürmekten çekinmeyen, her ürettiği ürüne bir şeyler katarak haksız kazanç sağlamayı bırakın, insanların ölümüne bile sebep olacak sorumsuzluklar içine girebilen bir toplumun kendisiyle övünüp durmasındaki saçmalığa ne demeli? Telefonlarla ve internet kanalıyla ortaya konan soygun ve vurgun şekli ise, inanılacak gibi değil. Elektrik faturalarında olduğu gibi, internette ve diğer alanlarda, herhangi bir firma kümesine soktuğu kişileri, kafasına göre düzenlediği faturalarla tavuk gibi yoluyor. Bu soygun ve vurgun rezilliğinin hangi alanlarda, hangi boyutlara vardığını öğrenmek için, Alanya Tüketici Haklarını Koruma Derneği Başkanı Cemal Şencan’ın yanında birkaç saat oturup mağdurları dinlemek yetiyor da artıyor bile!