S.O.S!...

Üç gün üst üste bir turizm kentinde olmaması, yapılmaması gerekenleri işlemeye çalıştım.

Ve…

Ve  ilgili kurum amirlerinden tepki bekledim.

!!??...

Beklediğimle kaldım.

Otuz beş yıldır olduğu gibi yine tık çıkmadı.

Hadi üst düzey kurumlar neyse de bu kirliliklerden, hemen her konuda mağdur olan kesimlerden de beklediğim düzeyde tepki gelmedi.

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” felsefesinin ardına gizlenip, günlük yaşıyoruz.

Otuz beş yıldır yazar, otuz beş yıldır “S.O.S” derim.

S.O.S! … 

 

*    *    *

Otuz beş yıldır yazar dillendiririm.

* “Kıyılar, sahiller (Anayasa gereği) halkındır, işgal edilemez. 

Ama  Alanya’da arsızca, yüzsüzce çatır çatır işgal ediliyor.

Kumsalın üzerine Çin Seddi gibi hepsi birbirinden sakil ve iğrenç yapılar yapılmasına izin verilerek, halkla deniz bağlantısı koparılıp işgal ediliyor” der, ardından “S.O.S…” derim.

* “Alanya hızla betonlaşıyor” der, ardından eklerim; S.O.S…

* İki tekerli kent ayılarının çıkardığı gürültü kirliliğini anlatır; “S.O.S” derim.

* Ve kendi haline bırakılmış Alanya trafiği…

Bu yıl böyle, önümüzdeki yıl tampon tampona seyredecek bu trafiği anlatır, “S.O.S!” derim.

* Alanya’nın demografik yapısını değiştiren yabancıların arsızlık boyutlarına erişen ticari faaliyetlerini anlatır, “S.O.S!” derim.

* Suriyeli, İranlı ve Afgan mültecilerin sayısının sessiz sedasız giderek artmasının sakıncalarını vurgular “S.O.S!” derim.

*  Son günlerde de “kentsel dönüşüm yasası suistimal edilerek” otoparksız çok daireli, bir turizm kentine yakışmayacak çok katlı binalar yükseliyor.

Bakın, yazın bunu bir yere, otoparksız, çok katlı bu binalar Alanya Turizmini bitiren en büyük etken olacak.

* Ve bir türlü rayına oturtulamayan Alanya Arıtması.

Alanya Otogarı ile çok yakın mesafede  yer alan, etrafında pek çok turistik tesisin de bulunduğu Alanya Atık Su Arıtma Tesislerinin yaydığı kötü koku ile yerli-yabancı çok sayıda insanı mağdur ediyor.

Dahası Oba Çayı’na verilen kötü kokular yaratan her ne haltsa o atığa da
S.O.S kere S.O.S derim.

Evet, S.O.S efendiler!...

S.O.S, Sayın turizmciler(!), S.O.S!...

S.O.S, Sayın Beton kolikler!...

S.O.S, Sayın Beton zade Emlakçı Efendiler!...

S.O.S, Sayın Beton kolik Mimar Efendiler, Müteahhit Efendiler!...

S.O.S, rant hırsından gözü dönmüş Sayın Mal Sahibi, Mülk Sahibi, Arsa Sahibi Efendiler!...

Alanya’nın parsel parsel satılması için, tüm siyasi görüşlerini, tüm inançlarını bir kenara itip, el ele tutuşarak Ankara’ya taşınan Çıkar zade Efendiler Heyeti!...  S.O.S!... 

S.O.S!...

Bakın kocaman harflerle yazıyorum buraya, S.O.S!...

El birliğiyle oydunuz Alanya’nın altını...

Oymaya da devam ediyorsunuz…

El birliğiyle mahvedip, perişan ettiniz bu güzelim coğrafyayı...

Düşünmeden, araştırıp, sormadan şakır şakır ruhsat kesiyorsunuz.

Örnek mi?

İşte örnek, işte Çimen Otel Sokağı.

Beş tane otel var bu sokakta.

Hemen bu otellerin karşısında da gece saat 1.00’lere kadar bangır bangır bağıran müzikholler(!) var.

Böyle bir şey olabilir mi?

Kim, niye veriyor, bu gürültü kaynağı mekanlara ruhsatı, ne gerekçeyle veriyor?

Otelle, müzikhol dip dibe ya da karşı karşıya olur mu?

Bu nasıl mantık, bu nasıl anlayış?

Bir tarafta parasıyla, puluyla istirahat etmek için onca yolu katetip gelmiş turist; hemen karşısında ben seni uyutmam diyen bir müzikhol. 

 

*     *      *

Yıl  2024...

Milenyum çağındayız.

“Avrupalı” olduğumuz savıyla, AB kapılarındayız...

Her bir şeyin ayırdında, her bir şeyin bilincindeyiz. Hatta bizzat Avrupa ülkelerine gidip, gezerek, görerek öğreniyor, bilgileniyoruz.

Avrupa’dan dönünce, ahkam üzerine ahkam kesiyor; Avrupalıdan fazla Avrupalı, çevreciden fazla çevreci, yurtseverden fazla yurtsever olduğumuzu savlıyor, attı mı mangalda kül bırakmıyoruz.

Milenyum çağında fosseptiklerimizi; (hâlâ) ama cehaletten, ama acizlikten, ama şaşkınlıktan, ama çaresizlikten, ama yokluktan, ama vurdumduymazlıktan, ama günü kurtarma felsefesinden, ama rant hırsından; Alanya’nın elinde kalan tek kozu, tek ekmek teknesi olan denizine veriyoruz.

Kimse maval okumasın bana...

Kimse günü kurtarmak için, “Sus, duyacaklar şimdi! ...” diye ağzımı kapatmaya, kalemimi elimden almaya kalkmasın.

Yeter artık! Duyan duysun...

Denizlerimiz hızla kirleniyor efendiler!...

Alanya turizminin elinde kalan tek kozu da elimizden uçup gidiyor.

Çıkın dışarı, inin sahile; Gazipaşa hududundan başlayıp, (yürüyerek) gelin tersaneye doğru.

Kirliliği siz de gözlerinizle görün.

Denizleri bu hale getirdikten; üç kuruş uğruna altyapısız, sosyal donatısız, yolsuz, elektriksiz, susuz bölgeleri beton yığınına çevirdikten sonra; Alanya’nın göbeğine havaalanı yapsanız, helikopterlerle, otellerinizin içine kadar taşımacılık hizmeti verseniz; turist gelir mi sanıyorsunuz?...

Yazık, çok yazık!...

Artık o üç yıldızlı, dört yıldızlı, beş yıldızlı otellerinizde, elinizde patlayan villalarınızda, sitelerinizde; üç yıldızlı, dört yıldızlı kültür mantarı yetiştirirsiniz efendiler!...

Benden uyarması….