Sorunlarımızın sorumlusu kim

BİREYSEL ve toplumsal olarak tüm sorunlarımızın sorumlusu olarak, birilerini göstererek, sorumluluktan kurtulma uyanıklığı içine girerken, kendi öz eleştirimizi yapmaktan özellikle kaçınıyoruz. Aslında, sorunun nedenlerini araştırıp,...

BİREYSEL

ve toplumsal olarak tüm sorunlarımızın sorumlusu olarak, birilerini göstererek, sorumluluktan kurtulma uyanıklığı içine girerken, kendi öz eleştirimizi yapmaktan özellikle kaçınıyoruz.

Aslında, sorunun nedenlerini araştırıp, kendi öz eleştirimizi sağlıklı bir biçimde yaparak, sorunu çözmeye çalışsak, bir sürü sorunumuzu da, sorun olmaktan çıkarabiliriz.

Toplumun önemli bir bölümü, özellikle de kendilerini çok akıllı gören kesim, ülkemizle ilgili sorunların sorumlusu olarak hep dış güçleri gösterip durduğu içindir ki, gariban vatandaşlarımız da aynı şeyleri papağan gibi tekrarlayıp durmakta!

Dış güçlerin baş mimarları olarak da, ABD ile İsrail gösterip duruluyor.

Bu konuda bizim ve diğer ülkelerin, özellikle de komşularımızın en küçük günahı yokmuş gibi davranıyoruz.

Sebebi de komşularımızın önemli bir bölümünün Müslüman olması.

Halbuki Ortadoğu’da Müslüman Müslüman’ı kesip biçiyor!

Aynı aymazlığı, ülkeyi yönetme iddiasıyla yola çıkmış deve dişi gibi siyasetçiler ve de liderler de gösteriyor.

7 Haziran seçimlerinde, AK Parti yüzde 8 dolaylarında oy kaybederek tek başına iktidar olma imkanını yitirirken, bu seçimde CHP klasik oyunu alırken MHP ve HDP oylarını artırma başarısını göstermişlerdi.

7 Haziran sonrasında AK Parti neden oy kaybettiği üzerine yoğunlaşırken, MHP ve HDP, tek başlarına iktidar olmuşlar gibi başarı sarhoşluğuna kapılıp, saçma sapan açıklamalarda bulunarak, koalisyonu oluşturma adına bir çaba içine girmekten özellikle kaçındılar.

AK Parti 1 Kasım seçimlerine, derslerine iyi çalışarak girdi.

MHP ve HDP, yan gelip yatmaları bir yana, MHP hayırlarıyla, HDP de saçma sapan tehdit edici açıklamalarıyla seçmenin tepkisini çektiklerinin bile farkına varamayarak, oylarını gene artıracaklarını sandılar.

Seçim sonrasında, siyasetçilerin özellikle de liderlerin açıklamalarına baktığınızda, gene aynı anlayışın yani başarısızlıklarının sorumlusu olarak, başarıyı yakalayan partiyi göstermeleri ilginç değil mi?

Aslında başarı gösterenin nasıl başarılı olduğunu, kendilerinin de neden başarısız olduklarını iyi analiz ederek öz eleştirilerini sağlıklı bir biçimde yaparak, ileriye dönük yepyeni bir yapılanmaya gitseler daha doğru bir davranış sergilemiş olmazlar mı?

Aslında bizim parti liderleri, öteden beri bu tür yanlışlıklara hep imza atmışlardır.

Şaşırtıcı olan, liderlerin vurdurmazlığına karşın, partililerin de, aynı aymazlık ve sorumsuzluk içinde, faturayı kendi parti yöneticilerine ve liderlerine çıkartma yerine, başarılı olan siyasi yapıyı suçlama ve karalama saçmalığı içine girmeleri.

Böyle bir aymazlık içindeki partilisi varken, liderlerin kendilerini sorgulayarak düzeltmelerine ne gerek var?

Çok daha komiği ise, seçimi kazanan partiye oy veren seçmeni aptal, kazanan partinin yarısı, hatta dörtte biri kadar oy toplayan partilere oy verenleri de akıllı gibi göstererek, kendilerini bilge olarak görme ve göstermeye çalışanlara ise, inanın ne diyeceğimi bilemiyorum!

Bence 7 Haziran hezimeti sonrasında, 1 Kasım'da AK Parti'nin kazandığı zaferin en önemli mimarları muhalefet partileri.

AK Parti kendine göre doğru bildiği yolda kararlı bir biçimde giderken, muhalefet yanlış üzerine yanlış yaparak AK Parti'yi zafere taşıdı.

CHP’lisi, MHP’lisi HDP’lisi, AK Parti'yi suçlayacağına, kendi partilerini yani yöneticilerini suçlamalılar.