Arkadaşlar takılıyor, "leyleği havada gördün" diye.
Öyle diyenlere anlattığım bir fıkra var; "Fadime gibiyim" diyorum.
"Nasıl yani?" diye soruyorlar, anlatıyorum:
"Fadime ile Temel yeni evlenmişler. Temel fındık toplamaya gidiyor, aklı Fadime'de kalıyor. Çalışmayı yarıda kesiyor, dönüyor eve. Bir gün, iki gün... Fındıklar toplanmıyor, eve para gelişi azalıyor.
Temel ‘Bu işe bir çare bulmam lazım’ diyor, düşünüyor, düşünüyor. Çareyi buluyor! Sabah erkenden av tüfeğini sırtlanıyor, Fadime'ye sesleniyor:
- Ula Fadime ha bu tüfeği görüyor musun?
- Ne o Temel ava mı gidiyorsun?
- Yok Fadime, fındık toplayacağım. Seni canım ne zaman isterse asılacağım tetiğe. Sen yiyecek çıkınını al gel tarlaya.
Tüfek patlar, Fadime tarlanın yolunu tutar.
Gel zaman git zaman köylü öğrenir Fadime ile Temel'in aşkına buldukları çareyi.
Günlerden bir gün Temel'i kahvenin ortasında kara kara düşünürken bulurlar. Cemal ile İdris takılırlar Temel'e:
- Hayrola Temel, Karadeniz'de gemilerin mi battı?
- Yok daha da kötü!
- Nasıl gidiyor Fadime ile aşk hayatın?
- Valla av mevsimi açılıncaya kadar durum iyiydi ama şimdi Fadime'nin yüzünü gören yok!
+++
Uzun lafın kısası; tüfek nerede patlıyorsa oraya koşturan Fadime gibiyim.
Panel, konferans, söyleşi, açılış, ziyaret, toplantı...
Yetişebildiğim kadarıyla. Vaktimin ve enerjimin yettiğince.
Kimilerine göre leyleği havada gördüm, geziyorum.
Kimileri çabalarımızı takdir ediyor...
Gidemediğim kentlerde üzülenler kadar, gittiğimiz kentlerde bizi ağırlayanların hepsi içten, dost insanlar.
Münih ve Köln panellerinden sonra Londra'da katıldığımız panel de müthiş kalabalıktı. Uğur Dündar, Ali Sirmen, Prof. Dr. Süheyl Batum ve benim katıldığım panelde coşkuyu da, inancı da, kararlılığı da gördüm.
Yüreğime bir kez daha su serpildi... İnancım pekişti.
Aralık ayı için Hamburg ve Berlin'den aldığımız çağrıları bahar aylarına erteledik. Aralık ayı içinde Adana'daki dostlarımızı kırmayacağız, orada olacağız.
Ocak ayı başında ise Uğur Dündar ile Samsun'dayız.
Gücümüzün yettiğince koşacağız, dilimizin döndüğünde anlatacağız.
Sorumluluğumuz halkımıza...