Âşık olmak bildiğimiz, hissettiğimiz diğer duyguların hiçbirine benzemez.
Aklımızdan geçen binlerce düşünceye, kalbimizdeki duygular ve bedenimizin verdiği tepkiler eşlik eder. Duygular yoğunlaşır; mutluluk, hüzün, heyecan, huzur ve özlem aynı anda yaşanır. Peki, aşkın söylenildiği gibi gerçekten bir ömrü var mı? Aşkınızı ölümsüzleştirmek mümkün mü?
TV kanalında izlemiştim.Anadolu Sağlık Merkezi Psikoloğu Aylin Sezer, diyordu ki “Kalıcı ilişki çaba gerektirir. Sağlıklı bir ilişkiyi sürdürmek için zamana, enerjiye, denemeye ve sabra ihtiyaç vardır. İlişki, karşıdaki insanı severek, sayarak, bağlanarak ve ilişkiye yatırım yaparak büyür ve sağlamlaşır” dedi. Sevgilinizi her gün bir önceki günden daha çok sevmek imkânsız değil… Gün geçtikçe çoğalır paylaşımlar. Saygıda artar sevgide sağlamlaşır. Belki de zaman vermeliler birbirlerine. Aşk zaman ister diye düşünüyorum. İnsan düşünmeye başlar ilk tanıdığı insanıBir yandan karşılarındaki insanın onun için uygun olup olmadığını anlamaya çalışırken bir yandan da kendilerini o kişiye beğendirmeyi isterler. Bunun için birlikte vakit geçirilir, sohbet edilir, soru sorulur, iltifat veya hediyelerle birbirlerini iyi hissettirilir, ortak aktiviteler yaratmaya çalışılır. Doğru değil mi? Bir dergide dePortekizli yazar Marina Alcoforado’nun hayatını kaleme alan Ahmet Celal, yazarın fikirlerini şöyle ifade etmiş; “Bir çıldırma haliydi aşk ve belki de herkesin yaşamında çılgınca şeyler yapmaya ihtiyacı olduğu için âşık oluyorduk. O çılgınlık bize ne kazandırıyor, neyi tattırıyordu ki eksikliğini hissedip arıyor, çektireceklerini bile bile pek fazla kaçıp kurtulmaya çalışmıyorduk.” Aşk bir yandan acıyı da veriyor. Bazen bizi çok seven insanların sevgisini göremeyiz. Hani derler ya seni seveni sen görmezsin senin sevdiğini de sevenin görmez. İşte böylede tuhaftır kimilerine aşk… Birde şöyle durum var;Yaşanmadık mevsim bırakmamak için bazen riske girmek gerekiyor. Yani mutsuzluğu göze almak önemli tabii. Eğer göze almazsak, o güzel aşkı, yaşayamayız. Pişmanlıklarla dolu yıllar başlar. Yıllar sonra da dilimizden düşürmediğimiz tek kelime olur. Keşke… Keşke... Keşke…
Keşkeler çoksa, hayatımızda eksik bir şeyler var demektir.
Güzel şeyler hissedilsin o aşkın bize verilen bir şans olduğu düşünülsün ve şöyle söylenilsin, “Sen benim için bir şanssın. Hayat her zaman böyle şanslar sunmaz insana. Sunduğunda da bunun değerini bilmek gerek. Ve ben, Hayatın bana verdiği bu şansı sonuna kadar kullanmaya kararlıyım. Bir öyküsün sen artık hep yazılacak ama sonu hiç gelmeyecek bir öykü. “Sevelim ve sevilelim. Ölümsüz aşklar dilerim hepinize…